30 Aralık 2015 Çarşamba

Coast to Coast Pore Purifying Green Clay Mask


Coast to Coast Avustralya'ya özgü malzemelerle doğal ve etkili ürünler sunduğunu iddia eden bir marka. Ben de bu markanın Pore Purifying Green Clay Mask (Gözenek Arındırıcı Yeşil Kil Maskesi) adlı kil maskesini birkaç aydır kullanıyorum. Maske yağ fazlasını emmeyi, cildi derinlemesini temizlemeyi, bunu yaparken de cildi yumuşatmayı vaat ediyor.

Aşağıda göreceğiniz üzere içinde esas olarak su, kil (kaolin) ve gliserin var. Ayrıca bol bol çeşitli bitki veya meyvelerin özlerini içeriyor. Parfüm içermese de uçucu yağlar yüzüden çok keskin bir kokusu var. Lavanta ve nane yağının kokusu çok baskın. Koruyucu olarak phenoxyethanol içeriyor.


Coast to Coast Pore Purifying Green Clay Mask'ı temizlenmiş kuru cildime kalın bir tabaka halinde sürdükten sonra 10-15 dakika bekleyip ılık suyla duruluyorum. Maskeyi uygulamak çok kolay, bazı kil maskeleri gibi katı değil. 

Maskeyi cildime uyguladığımda içindeki uçucu yağlar nedeniyle mentol serinliği ile yanma hissi arasında ama kötü olmayan bir his veriyor. Rahatlatıcı bir his değil ama insan bu maske mutlaka işe yarıyordur diye düşündürüyor. Aloe vera, papatya gibi cilt yatıştırıcılar içermesine rağmen ben maskeden sonra da cildimi pek rahatlamış hissetmiyorum. Hem maske artıklarını temizlemek hem de cildimi yatıştırmak için hafif nemlendirici özelliği olan bir tonik kullanıyorum. İçinde bol bol yağ olması nedeniyle durularken hafif yağlı kalıyor sanki  ama özellikle nemlendiren bir maske değil. Biraz zor durulanıyor ama bu kil maskelerinin çoğunda karşılaştığım bir durum. Maskeden sonra cildimi arınmış, temizlenmiş hissediyorum. Maskeyi genelde geceleri yapıyorum ve temizlik etkisini ertesi sabah da fark ediyorum.


Yaklaşık 50 lira olan maske 50 ml.lik bir kavanozda. Poşetteki maskelere göre çok daha kullanışlı ve neredeyse onlar kadar hesaplı. Dibine gelmiş olmama rağmen kurumadı. Kil maskelerini biraz kalın uyguladığım için fazladan bereketli olduğunu söyleyemeyeceğim ama ara ara tek kullanımlık maskelerle destekleyerek 4 aydır kullanıyorum. Coast to Coast Pore Purifying Green Clay Mask'ın Türkiye'de satışı yok ama buna çok da üzülmüyorum. Kötü bir maske olduğu için değil ama yeni maskeler denemekten beni alıkoyacak kadar da üstün bir performansı yok. Yine de Avustralya'ya giderseniz veya oradan bir şeyler getirtmek isterseniz deneyebilirsiniz, pişman olmazsınız.

23 Aralık 2015 Çarşamba

Catrice Absolute Tekli Farlar


Catrice'in Türkiye'ye gelmeden önce merak edilen bir markaydı, ben de Almanya'ya gitmeden farlarının çok güzel olduğunu duymuştum. Durum bu olunca ben de Catrice Absolute genelde kullandığım renklerden mat bir pembemsi krem (90 Bring Me Frosted Cakes) ve sedefli bir açık pembe (540 Rose Marie's Baby) tekli far aldım (Bkz: Almanya'dan Aldıklarım). 

Beklentim yüksekti ama aşağıdaki fotoğraftan görebileceğiniz gibi farların pigmentasyonu çok düşük. Parmak ile uygladığınızda sonuç nispeten daha iyi ama fırça ile göz kapağınıza uyguladığınızda pandaki rengi yakalamak için çok çaba sarf etmiz gerekiyor. Sedefli olan Rose Marie's Baby gün içinde soluyor ama parıltısı kalıyor. Bring Me Frosted Cakes ise dokunmadığınız sürece yaklaşık 5 saat dayanıyor ama yanlışlıkla en ufak dokunuşunuzda iz bırakmadan kayboluyor.


Belki de pigmentasyonu düşük olduğu için Catrice Absolute farları dağıtma sorunu yaşamadım.  İnce bir yapısı yok, kullandıkça panda pütür pütür parçalar görünür oluyor fakat tebeşirsi bir yapısı da yok. Göz kapağında toz toz durmuyor. 

Farlar akrilik, şeffaf ve sade bir ambalaja sahip. Bence hem şık hem de kullanışlı. Bir pada 2 gram ürün var. Genelde farların 3 ila 1,5 gram arasında olduğu düşünülürse fena değil. Her halükarda çok pahalı olmadığı ve uzun süre dayanacağı için sorun değil.

Geçen yıl Catrice Absolute farın tanesini 2,75 avroya almışım, yani 7-8 lira gibi birşeymiş. Bildiğim kadarıyla artık Rossmann'da yaklaık 15 liraya satılıyor. Kalıcılığından ve pigmentasyonundan memnun olmadığım için bence bu fiyata değmez ama bir rengini çok beğendiyseniz ve mutlaka denemek istiyorsanuz mutlaka indirimli alın.

17 Aralık 2015 Perşembe

Alverde Aynısefa Dudak Kremi


Alverde bir Alman doğal kozmetik markası. Daha önce Alverde'nin aynısefalı el kremini (Alverde Aynısefalı El Kremi) kullanıp çok beğenmiştim bu yüzden aynısefalı dudak kremini de görünce hiç düşünmeden aldım.

Alverde Aynısefa Dudak Kremi'nin ruj ambalajlarına benzer bir ambalajı var. Bu açıdan çantaya atmaya, ev dışında kullanmaya çok müsait, göreceli hijyenik. Ne mat ne parlak bir bitişi var. Renksiz, aromasız basit bir nemlendirici. Dudak kenarlarında birikmemesini, beyaz iz bırakmamasını ve üst üste sürünce topaklanmamasını beğeniyorum.

İçeriği aşağıda görebileceğiniz gibi son derece doğal; yağ ve mumlardan oluşuyor. Hatta bu içeriği gördükten sonra bunlar evde var, ben de kendi dudak kremimi yaparım ki dedim. Dudakta hissedilir, kalın bir yapısı var ama yapışkan veya yağlı bir his bırakmıyor. Ben bu durumdan rahatsız olmadım hatta dudaklarım korunuyor, nemleniyor diye garip bir tatmin duydum. 


Alverde Aynısefa Dudak Kremi'ni genellikle akşamları dişimi fırçaladıktan sonra kuruyan dudaklarıma bolca sürüyorum. Sabah kalktığımda dudaklarımda hala krem olduğunu, dudaklarımın yumuşak olduğunu hissediyorum. Benim günlük ihtiyacımı karşılıyor ama çok kuruyan dudaklara yeteceğini sanmıyorum. İlk soğuk dalgasında dudaklarım hafifçe tahriş oldu, Alverde dudak kremini bol bol kullandım ama Bioderma Atoderma Dudak Kremi gibi iyileştirici özelliği olduğunu düşünmüyorum. Özetle günlük nemlendirme ve çatlamaları önleme için uygun bir dudak kremi.


Sıcak aylarda mayışmayan sert bir yapısı var. Soğuk havalarda çantanızdan çıkardığınızda sürümü zorlaşsa da genel olarak yapısından memnunum çünkü yapısı yüzünden bereketli bir ürün. Geçen yıl Şubat ayı başında kullanmaya başlamıştım. Sanırım bir yıl veya biraz daha fazla dayanmış olacak. 

Kısaca temiz içerikli, işini gören ve gramajına göre çok uygun bir fiyata (1,15 avro!) satılan bir ürün Alverde Aynısefa Dudak Kremi. Ancak bitince yeniden almayı düşünmüyorum çünkü kendi dudak kremimi kendim yapmaya karar verdim :)

9 Aralık 2015 Çarşamba

The Body Shop Alışverişi



The Body Shop şimdiye kadar onlarca ürününü kullandığım, duruma bakılırsa sevdiğim bir marka. İddia ettiği kadar doğal değil, çoğu zaman da fiyatları biraz yüksek ama ürün çeşitliliği ve bazı ürünlerinin performansı beni tekrar tekrar The Body Shop'tan alışveriş yapmaya itiyor. 

Uzun süredir de online alışveriş sitesinin açılmasını bekliyordum. Sonunda geçtiğimiz haftalarda www.thebodyshop.com.tr adresinden satışa başladı. İlk haftaya özel %20 indirimle ve 10 Aralık'a kadar devam eden bedava kargo kampanyası ile genel olarak yüksek bulduğum fyatları biraz daha makul seviyeye inmiş oldu.


Sadece ihtiyaçlardan oluşan, temiz bir alışveriş oldu:

* Pepperming Intensive Foot Resque: Daha önce kullanıp çok memnun kaldığım, ayağı ferahlatmasına bayıldığım bir ürün. Etiket fiyatı 29,90 lira.

* Warming Mineral Mask: Cilde uygulandığında ısınan bir kil maskesi. Tarçın ve zencefil yağı içeriyor. Gliserin içerdiği için kurutmayacağını düşünüyorum. Tüm cilt tiplerine uygunmuş. Etiket fiyatı 44,90 lira. 100 ml. olduğu için indirimli fiyatı bana fazla gelmedi.

* Tea Tree Squeaky-Clean Scrub: Banyoda tanecikli peelingler kullanmayı sevdiğim için aldım. Daha önce Seaweed serisinden peeling kullanmış ve çok beğenmiştim. Hem daha fazla ürün içerdiği hem de daha ucuz olduğu için bir de bu peelingi denemek istedim. Umarım diğeri kadar beğenirim. Etiket fiyatı 34,90 lira.

* Testerlar: Şimdiye kadar The Body Shop'tan onlarca alışveriş yaptım ancak bir kere tester vermişlerdi. Bu sefer çay ağacı yağı (1 ml.) ve White Musk EDT (1,5 ml.) testerları var. Özellikle de parfüm için sevindim çünkü ben kokuları şişeden koklayarak veya bileğime sürüp bir koklamada anlayabilen biri değilim.



Toplamda alışverişim 88 lira tuttu. Siparişimi cumartesi günü vermiştim, elime salı günü geçti. Sipariş kargoya verildiği zaman hem e-posta hem de mesajla bilgi verildi. Ürünlerin hepsi tek tek baloncuklu paketlere sarılmıştı. Kısacası alışverişte ters giden hiçbir şey olmadı. 

Kampanyaları takip edip güzel bir fırsat yakalarsam ihtiyaçlarımı yine online olarak almayı düşünüyorum.

1 Aralık 2015 Salı

M&S Azure Breeze Eau De Toilette


Marks & Spencer'ın kozmetik bölümüne göz atıyor musunuz? Ben vücut ürünlerini şık bulsam da İngiltere'de 1 pounda alıp kullandığım losyonlara burada onlarca lira vermeyi kendime yediremediğimden alıp kullanmıyorum. Yalnız uzun süredir de parfümlerini kesiyordum. Yaz aylarında bir parfümlerde bir kampanya görünce Authograph serisinden Azure Breeze EDT ve sınırlı üretimden Butterfly EDT'ti aldım. Bugün de size Azure Breeze'den bahsedeğim.

İki parfümü de kutularında yazan notalara, isimlerine ve ambalajlarına bakarak aldım. Yani kör alım oldu. Azure Breeze'in aquatic, belki biraz meyveli, hafif, yazlık bir koku olacağını düşünmüştüm. Kutusunda yazana göre Azure Breeze baharatlı zencefille açılıp yeşil elma ve bergamot ile devam eden, orta notalarında gül, şeftali ve portakal çiçeği olan, odunsu baz notalara sahip bir kokuymuş. Bergamot, şeftali, portakal çiçeği sevdiğim kokular olduğu için tereddüt etmeden aldım.

Denediğimde beklediğimden çok farklı bir kokuyla karşılaştım. Her şeyden önce bu parfüm net bir şekilde limon kokuyor. Çok keskin ve baharatlı bir açılışı var. Kısa sürede, baz notalardan beklemediğiniz kadar kısa sürede, odunsu notalar ön plana çıkıyor. Odunsu notalara çiçeksi bir koku eşlik ediyor. Ferah ama keskin ve belirgin bir koku. Odunsu ve limonsu notaları parfümü maskülen yapıyor.

Azure Breeze, Dolce & Gabana'nın Light Blue isimli parfümünün muadiliymiş. Okuduğum yorumlarda tersini söyleyene hiç rastlamadım. Eğer Light Blue'yu kullanıp beğendiyseniz ve ucuz bir alternatifini arıyorsanız mutlaka denemelisiniz çünkü kalıcılığı gayet iyi. Bazı muadiller gibi özellikle açılışta alkol kokmuyor veya basit, katmansız bir koku değil.

Yine de Azure Breeze'i sevdiğime emin değilim. Öncelikle ben daha feminen kokuları seviyormuşum. Bergamot ve portakal sevdiğim pek çok parfümde olsa da narenciye notalarının çiçeksi notalarla daha dengeli olması hoşuma gidiyor. Bunlardan da önemlisi net bir şekilde yaz kokusu olan Azure Breeze sıcak günlerde sanki tenimde ekşiyor. Bu yüzden şişenin dörtte üçünü kullanmış olsam da sadece 15 ml.lik boyunu aldığıma memnunum. Bitince de yenisini almayacağım ama siz limonsu, odunsu, ferah ve maskülen kokulardan hoşlanıyorsanız veya D&G Light Blue'yu kullanıp beğendiyseniz rahatlıkla deneyebilirsiniz.

18 Kasım 2015 Çarşamba

Taze Bitti



Eylül ve Ekim ayında bitirdiğim ürünlerle karşınızdayım. Ürünlerin detaylı yorumlarını okumak isterseniz ürün adına tıklamanız yeterli. Önce en zor biten şeylerden, yani makyaj ürünlerinden başlayalım.


Clinique Chubby Stick Balm (13 mighty mimosa): Pahalı ve çabuk bitiyor. Çabuk bitmesi sorun değil ama o zaman keşke bu kadar pahalı olmasaydı. Yine de nemlendirmesi, rengi, ambalajı, dudaktaki duruşu ve verdiği hisle sevdiğim bir üründü. Zaten bu bitirdiğim ikinci Chubby Stick. Hevesimi aldım, tekrar alacağımı sanmıyorum ama güzeldi. Belki de alırım :)

The Balm What's Your Type Maskara: Fırçasını, topaklanmamasını ve dökülmemesini beğendim. Kirpiklerimi çok güzel uzattı ama dolgunluk vermedi. Günlük kullanım için yeterliydi. Suya dayanıklı olmamasına rağmen çok da dayanıklıydı.

Flormar Aktif Tırnak Sertleştirici: Renkli ojeden önce baz olarak kullandım. Ojenin kalıcılığını artırmadı ama tırnaklarımı korudu. Uzun zaman katılaşmadan dayandı.

Narciso Rodriguez for Her EDP: Ben kokusunu çok anlamadım ama koklattığım birkaç kişi ağır buldu. Aslında güzel koku ama bana gitmedi herhalde.


Cilt bakımı hep en çok ürün bitirdiğim kalem oluyor. Bu sefer de bir sürü bakım ürünü bitirdim. Bir de son iki ayda özellikle mini ürünleri kullanıp bitirmeye çalışınca sonuç bu oldu:

Garnier Kusursuz Makyaj Temizleme Suyu: Bu gizemli şişeyi tanıyorsunuzdur. Piyasaya çıktığından beri bitirdiğim üçüncü şişe Garnier makyaj temizleme suyu bu. İndirimlerdeki çok uygun fiyatı ve performansı bu ürünü tekrar tekrar almamı sağlıyor.

Montagne Jeunesse Mud Pac Maske: Montagne Jeunesse maskeleri çok beğeniyorum. Bu maske de gözeneklemizleyici bir kil maskesiydi. Arındırması biraz zor olsa da cildimi kurutmadan temizlemesini sevdim.

Watsons Beyazlatıcı ve Nemlendirici Maske: 30 ml. ürün içeren bir maskeydi. Ben bir gün kağıt maskeyi uyguladım ertesi gün de sadece pakette kalan losyonu kullandım. Cildim daha yumuşak oldu ama çok da önemli bir fark görmedim. Yapışkanlık hissi de hoşuma gitmedi. Tekrar almayacağım.

Yves Rocher Express Göz Makyajı Temizleyicisi: Detaylı yazısını yazmak istediğim ama yazamadan kullanıp bitirdiğim bir ürün bu. Yazmadım çünkü beni pek de etkilemedi. Bazı maskaraları çok iyi çıkaran, bazılarını bulaştıran, genel olarak iyi ama biraz fazla yağlı bir üründü. Tekrar alacağımı sanmıyorum çünkü fiyatı da performansına göre fazla.

Himalaya Herbals Purifying Face Wash: Çok memnun kaldım. Az köpürüyor, cildi gıcır gıcır yapıyor ama aşırı kurutup germiyor. Kokusu da güzel. Üstelik bu miniklerin fiyatı sadece 1 lira.

Clinique Liquid Facial Soap: Çok iyi temizleyen ama biraz da kurutan, başka da bir fonksiyonu olmayan, fiyatını da düşününce tekrar tekrar almak için bir neden göremediğim bir üründü.

Primavera Balancing Jel Temizleyici: Çok nazik ve temiz içerikli bir temizleyiciydi. Hemen hemen hiç köpürmüyordu ve bana biraz fazla nazik geldi. Bence cildimi yeterince temizleyemedi. Bu yüzden de çabuk bitti. Sabah kullanımına daha uygun hassas bir temizleyici ama büyük boyunu almadığıma üzülmedim.


Rosense Gülsuyu: Tonik olarak kullandım; kokusu, ferahlatıp rahatlatması çok güzeldi. Birkaç ay boyunca banyo dolabında beklemesine rağmen bozulmadı da. Yalnız bir daha asla alıp kullanmayacağım çünkü benim cildimde lekeye neden oldu. Olayın detaylarını ürün ismindeki linkten okuyabilirsiniz.

Veet Yüz Sir Ağda Bantları: Sürekli kullanıyorum, bitirip bitirip tekrar alıyorum. İçinde gram olarak çok az ağda olmasına rağmen neden fiyatı 27 lira bilmiyorum ama indirimlere filan denk getirip alıyorum. Benim için alternatifi yok.

Clinique Anti-Blemish Solutions NemlendiriciÇok beğendiğim bir nemlendirici, bence serinin en iyisi. AHA içeren nemlendirici kullandığım için artık kullanmıyorum ama akılda tutmaya değer bir ürün.

Primavera Balancing Tonik: Sprey şişede olması güzel. Ferahlatıp rahatlatan bir tonik ama pek temizleyiciliğini görmedim. Tam olarak ne işe yarıyor onu da anlamadım. Bir daha almayacağım.

Cyrene % 2 AHA Tonik: %2 gibi yüksek olmayan bir oranda AHA içerse de gerçekten işe yarıyor. Yalnız %12 AHA içeren nemlendiriciye göre cildimi daha çok kurutup yakması hoşuma gitmedi. Yan etkisi fazla olduğu için yeniden almayacağım.

Clarins UV Plus Multi-Protection Day Screen SPF 40: İncecik yapılı, hafif, parlamayan, beyaz iz bırakmayan, makyajı daha kalıcı yapan bir üründü. Yalnız koruyuculuğunun %100 olmaması ve daha da önemlisi 100 lirayı aşan fiyatı bu ürünü yeniden almamı engelledi. Yine de bir gün yağlı güneş kremlerini canım tak ederse alabilirim.


Vücut ürünleri açısından kesat bir dönemdi. 

Yves Rocher Düz Saçlat İçin Saç Kremi: Çok sevdim. Gerçekten saçlarımı ağırlaştırmadan sakinleştirdi. Bu kremi kullandıktan sonra saçlarım daha güzel şekil aldı. Kokusunu da sevdim. Bence tekrar alınır.

Rival de Loop Cherry Blossom El Peelingi: Köpüren, iri parçacıklar içeren bir peelingdi. Sadece ellerimde değil, kollarımda ve ayaklarımda da kullandım. Özellikle kollarımdaki keseyle bile geçmeyen pürüzleri iki kullanımda halletti. Üstelik indirimli fiyatı da 2-3 lira gibi bir şeydi.

H&M Desert Rose Duş Jeli: Sıradan hoş kokulu bir duş jeliydi. Losyonunu da daha önce kullanıp bitirmiştim. Şimdi de peelingini kullanıyorum. Öyle işte.

Ivır zıvırlardan ise en beğendiğim Watsons Square Puffs oldu. Hem ucuz hem de çoook yumuşak. Apaks Pamuk'un fiya-performans oranı iyi, Lüx Pamuk ise çok ucuz ama diğer iki pamuk kadar güzel değil.  Aouette Islak Tuvalet Kağıdı ise her daim favorim.

16 Kasım 2015 Pazartesi

Rimmel London Lasting Finish Soft Colour Allık (Live Pink)


En sevdiğim makyaj malzemesi allık olabilir. Yine de allık konusunda tutucu, hep aynı renkleri kullanan biriyim. Bu yüzden hiç pembe bir allık denememiş hep koyu gülkurularını ve şeftali tonlarını tercih etmiştim. Rimmel London'ın Lasting Finish Soft Colour serisinden 50 Live Pink isimli allığı da görünce önce olmaz diye düşündüm ama bu altın ışıltılı parlak pembe allığı deneyince fikrim değişti. 


Allığın pigmentasyonu yerinde ancak yanağınıza hafifçe uyguladığınızda gerçekten yumuşak bir renk veriyor. Ciltle güzel şekilde bütünleşerek pandaki kadar parlak pembe olmuyor, biraz daha sakin bir renk oluyor. İçinde bol miktarda altın pırıltı var. Ben ışıltılı allıkları seviyorum ama siz mat allıkları seviyorsanız kesinlikle hoşunuza gitmeyecektir. Işıltılar büyük sim parçaları şeklinde olmasa da son derece belirgin. Aşağıda rengi belli olsun diye hafiften daha yoğun uygulanmış halini görüyorsunuz. Esmer cildimde doğal olmasa da güzel ve sağlıklı duruyor.


Rimmel London Lasting Fisinh Soft Colour ince yapılı bir ürün değil, parmaklarınızı sürdüğünüzde sert, kuru bir yapıda olduğunu fark ediyorsunuz. Allık yine de eşit şekilde dağılıp ciltte güzel duruyor. Yaz aylarında 5-6 saat kullandım, benim için bu süre kalıcı demek. Daha ince yapılı bir pudra olsaydı daha kalıcı olabilirdi. Maalesef bunların yanında tozutma problemi de var. Bu allığı kabından çıkararak başka bir makyaj paletine yerleştirdim (nasıl yaptığımı BURADAN okuyabilirsiniz) ve yeni paketteki tüm ürünleri pembe bir toz kapladı. Yine de pişman değilim çünkü allığın en kötü tarafı açması son derece zor olan uyduruk plastik kabı ve sert fırçası. Bu ürünün yeni üretimlerinde fırça yok ama ambalaj yine aynı.


Rimmel London Lasting Fisinh Soft Colour 4,5 gramlık bir ürün. Fiyatını kesin olarak bilmiyorum ama 20 liranın altında olması lazım ki indirim zamanları 10 lira civarına bulabilirsiniz. Fiyatına göre performansını yani sağlıklı ve aydınlık duruşunu, görece kalıcı olmasını ve kolay uygulanmasını, sert olmasına, uyguduruk ambalajına ve tozutmasına rağmen çok iyi buldum. Allık denen şey bitmiyor, bitinceye kadar da bıktırıyor o yüzden yenisini koşa koşa alırım diyemem ama severek kullanıyorum ve yine Rimmel London allıklarından alıp deneyebilirim.

9 Kasım 2015 Pazartesi

h2o Plus Spa Sea Salt Hydrating Body Butter


h2o Plus deniz temalı, sevdiğim bir Ammerikan markası. Bugün bahsedeceğim ürün de markanın Spa serisinden Sea Salt Hydrating Body Butter. Ürün bir butter olmasına rağmen koyu kıvamlı bir krem formunda. Ciltte kolayca dağılıyor. Nemlendiriciliği son derece yüksek. Çok çabuk emiliyor diyemem, hatta bir süre yağlı bir parlaklık bırakıyor ama losyon formlu ürünleri tercih eden ben bile pek rahatsız olmuyorum. 

Çok değişik bir kokusu var. Herkes sevmeyebilir ama benim çok hoşuma gidiyor. Tarif edemem, çiçeksi veya meyveli değil. Mineralli, temiz, doğal ama çok belirgin bir koku. Elbette parfüm içeriyor. 


İçeriğine baktığımızda nemlendirme gücü fazla olan hindistancevizi ve shea yağı gibi çeşit çeşit yağlar içerdiğini görüyorsunuz. Aloe Vera ve panthenol gibi cildi rahatlatan maddeler de içeriyor. İçinde aynı zamanda çeşit çeşit paraben de var. h2o+'ın en sinir olduğum özelliği internet sitesindeki içerik bilgisinde tüm maddelere özellikle de parabenlere yer vermemesi.
'' Water (Aqua), Cocos Nucifera (Coconut) Oil, Hydrogenated Vegetable Oil, Octyl Palmitate, Glyceryl Stearate, Cetyl Alcohol, Stearic Acid, Glycerin, PEG-100 Stearate, Phenoxyethanol, Butyrospermum Parkii (Shea Butter), Limnanthes Alba (Meadowfoam) Seed Oil, Carbomer, Fragrance (Parfum), Triethanolamine, Disodium EDTA, Potassium Sorbate, Allantoin, Tocopheryl Acetate, Aloe Barbadensis Leaf Juice, Panthenol, Linalool, Butylphenyl Methylpropional, Limonene, Hexyl Cinnamal, Camellia Sinensis Leaf Extract, Butylene Glycol, Benzyl Salicylate, Undaria Pinnatifida Extract, Crithmum Maritimum Extract, Ulva Lactuca Extract, Ilex Paraguariensis Leaf Extract
Ben bu h2o Plus Spa sea Salt Hydrating Body Butter'ı Boyner'den 10 liraya almıştım. 60 ml.lik bir ürün için 10 lira pek kelepir sayılmaz ama ben genelde el kremi olarak kullandığım için bana uygun geliyor. Yoğun bir ürün olduğu için yatağımın baş ucunda tutup ihtiyaç duydukça yatmadan el ve ayak kremi olarak kullanıyorum. Artık bitmek üzere. Maalesef h2o Plus'ı her istediğinizde bulmanız mümkün değil ama görürsem yeniden alabilirim.

13 Ekim 2015 Salı

Gliss Million Gloss Şampuan


Gliss geçtiğimiz yaz Million Gloss isminde saça parlaklık vermeyi vaat eden bir seri çıkardı. Gliss'in daha önce Liquid Silk serisinden bir şampuan kullanmış ve hiç memnun kalmamaştım. Bu yüzden bu yeni seri de çekici ambalajına rağmen ilgi alanıma girmemişti. Yalnız Gliss Million Gloss Şampuan Fikrimühim paketi ile elime geçince ürünü kullanmadan da edemedim.

Şampaunı 3 buçuk aydır kullanıyorum. 250 ml.lik şişenin üçte biri kaldı. Gliss Million Gloss Şampuan'ın fiyatı çok uygun, 400 ml.lik boyu 10 lira civarına bulunabiliyor. Bu açılardan şampuanın çok ekonomik olduğu kanaatindeyim.

Şampaunın ambalajını çok beğendim. Ön yüzündeki etiketi çıkardım ve içindeki parıltılarla çok daha güzel göründü. Kapağının düz olması ve içindeki ürün azalınca şişenin ters çevrilmesini de kolaylaştırıyor. 



İçeriğini yukarıdaki fotoğraftan görebilirsiniz. İçindeki ikinci madde SLS. Zaten şampuan gayet güzel köpürüyor. İçinde silikon da var ve sıcı keratin listede silikon, panthenol gibi yumuşatıcılardan sonra geliyor. Doğal, temiz içerik peşindeyseniz şampaunın içindekiler sizi tatmin etmeyecektir. Ben durulanan ürünlerde içeriği pek önemsemiyorum o yüzden rahatlıkla kullanıyorum.

Aşağıdaki fotoğrafta ürünün iddialarını ve özelliklerini görebilirsiniz. Laminasyon teknolojisi, sıvılaştırılmış keratin filan bence hikaye. Süslü, afilli laflar. Esas yaptığı içindeki silikon ile saçı pürüzsüzleştirmek. İlk kullanımlarında bana saçımı temizlemiyormuş gibi gelmişti ama kullandıkça alıştım ve saçı gayet iyi temizlediğini düşünüyorum. Zaman zaman kepeklenebilen yağlanmaya müsait saçlarım şampuanın arındırıcılığından memnun kaldı. Saçlarım ne sertleşti ne de yumuşacık oldu. Bu şampuan ile saç kremi kullanılmasını tavsiye ederim. Kısa saçlarda belki saç kremine ihtiyaç olmayabilir. Saçlarım zaten parlak olduğu için pek fark görmedim ama ciddi anlamda matlık sorunu olan saçlara deva olacağını da sanmıyorum. Ayrıca saçlarımı ağırlaştırmasa da elektiriklenme sorununa da çare olmadı.


Gliss Million Gloss Şampuanın biraz maskülen, alışılmadık bir kokusu var. Ben hiç rahatsız olmadım. Hatta annem saçlarımı koklayıp kokusunu baya beğendi. Kuruduktan sonra saçta daha sabunsu ve yumuşak bir koku bırakıyor, koku tüm gün hatta bazen ertesi gün de kalıyor. Özetle üründen beklentim düşüktü ve ürünün performansı bana hoş bir sürpriz oldu.

Ben bu şampuanın özellikler erkeklere uygun olduğunu düşünüyorum. Saçı güzel arındırması, saça ekstradan yumuşaklık katmasa da saçı sertleştirmemesi, unisex kokusu ve parlaklık vaat etmesi bence erkeklerin kullanımına da gayet uygun. Hatta elimdeki diğer şişeleri hep erkeklere dağıttım :)

Performansı fiyatına göre güzel olsa da ben fazladan da bir yararını görmedim. Daha zevkle kullandığım şampuanlar olmuştu. O yüzden Gliss Million Gloss Şampuan bitince tekrar almayı düşünmüyorum. Size de aman müthiş hemen alın diyemem ama merak ediyorsanız uygun fiyatıyla da denenmeye gayet uygun. Çok yüksek beklentileriniz yoksa pişman olacağınızı sanmıyorum.

7 Ekim 2015 Çarşamba

Cyrenade Kutu


Cyrene bir süredir bloglarda adını duyduğum bir markaydı. www.cyrene.com.tr adresinden de ürünlerini incelemiştim. Hem elimde ürün bekletmeyi sevmediğim için hem de fiyatlarını biraz yüksek bulduğum için alışveriş yapmamıştım. Yine yeni ürünler ararken Cyrene'in sayfasına girdim ve Cyrenade adında sürpriz bir kutu satıldığını gördüm. Bu kutu içinde birkaç tam boy ürünün olduğu, bolca tester içeren ama satın alırken ne aldığınızı bilmediğiniz değişik bir uygulama. Ben de uygun fiyata birden çok ürün deneyebilirim diyerek Cyrenade kutudan aldım. Kutu kargoyla birlikte 45 liraya mal oldu.

Kutuyu alırken tam boy ürünün AHA içeren tonik, shea yağı, misel su veya yağlı ciltlere uygun bir başka ürün olmasını dilemiştim. Sadece Cyrene Shea Butter'ı tutturabildim. 50 ml.lik ürünün fiyatı 38 lira.

İkinci tam boy ürün Cyrene Moonlight Beauty Concentrate. Çok yeni bir ürün, internet sitesinde bile yer almıyor. Gece boyunca cildin kendini yenilemesine yadımcı olan, antioksidan içeren bir serummuş. Serumun içeriği neredeyse yağlardan oluşuyor bu yüzden benim yağlı cildime uygun olmayacağını düşünüyorum. Zaten ürünün kutusunda da kuru ve olgun ciltlere uygun olduğu belirtilmiş. Ürünün fiyatını bilmiyorum.

Üçüncü tam boy ürün Cyrene Biomimetric Keratin Deep Conditioning Hair Mask. Kuru ve kimyasal işlem görmüş saçlar için hindistan cevizi yağı içeren saç kremi gibi ıslak saçta 3-4 dakika bekletilerek uygulanan bir saç maskesi. Yves Rocher Bamya Özlü Saç Kremi'ni yeni bitirmiş ve Elseve Mucizevi Yağ Saç Güzelleştirici Krem'e geçmiştim. O yüzden hemen kullanmayacağım ama daha sonra saç kremi gibi kullanmayı düşünüyorum. 100 ml.lik bir kavanoz ürünün fiyatı 45 lira.


Tam boyu gelsin istediğim %2 alfa hidroksi asit (AHA) içeren Cyrene Glycolactic Exfoliant'ın 30 ml.lik deneme boyu çıktı kutudan. Bunu yakın zamanda kullanmaya başlayacağım.

9 adet de paket tester çıktı kutudan. İçlerinde en çok ilgimi çeken %15 AHA içeren maske oldu tabiki. Bu testerı AHA'lı toniği bitirdikten sonra cildime nemlendirici gibi azıcık sürerek kullanmayı düşünüyorum. Diğer ilgimi çeken testerlarsa Cyrene Argan Milk Serum (bloglarda pek övülüyor) ve Cyrene Advanced Micro Exfoliating Scrub (yağlı ciltler için bir ürün). 

Tam boy ürünlerden biri asla kullanmayacağım bir serum olsa da genel olarak ürün seçimini ve ödediğim paraya karşılık aldıklarımı beğendim. Sağlam kutusu, özenli paketlemesi, öngörülen tarihte gönderilmesi ve ürünlerin hepsinin en eski bir ay önce üretilmiş taze ürünler olması da diğer artıları. Siz de Cyrene ürünlerini denemek istiyorsanız bu kutuyu tavsiye ederim. Ben hemen gelecek ay yeni bir ürün almayı düşünmüyorum ama birkaç ay sonra elimdeki tüm Cyrene ürünlerini kullanıp beğenmişsem  yeniden sipariş verebilirim.

5 Ekim 2015 Pazartesi

Dr. Scheller Aynısefa El Balsamı



Dr. Scheller doğal içerikli bir Alman markası. Daha önce nar özlü toniğini de kullandığım markanın bu sefer bir el kremini inceleyeceğim. Dr. Scheller Aynısefa El Balsamı (Dr. Scheller Calendula Handbalsam) aynısefa özü, allantoin (yaraların iyileşmesini kolaylaştıran bir madde)  ve a vitamini içeren çok koyu kıvamlı, merhemsi bir krem. O kadar koyu kıvamlı ki gün içinde çantanızda taşıyıp ellerinizi yıkadıktan sonra uygulayabileceğiniz bir ürün değil. Zor dağılıyor, zor emiliyor, zor kullanılıyor. Bu yüzden ihtiyaç duydukça gece yatmadan önce kullanıyorum.


Bu balsam aşırı kuru, çatlamış, yıpranmış eller için üretilmiş bir ürün. Normal veya hafifçe kuruyan ellerin varsa bu balsama pek ihtiyacınız olacağını sanmıyorum. Ben de birkaç haftada bir uyguluyorum ancak. Yalnız çatlayan, kanayan, pul pul dökülen elleriniz varsa mutlaka denemelisiniz. Zor emilen kalın yapısı cildi sarıp rahatlatıyor, nemi içeri hapsediyor, çatlakların yaraların iyileşmesine yardımcı olan içeriğiyle cildi toparlıyor, sabah elleriniz yumuşacık uyanıyorsunuz. Bu yüzden bu balsamı sadece ellerime değil esasında ayaklarıma kullanıyorum. Çünkü kuru ve sürekli kremlenmek isteyen ayaklarım var. Ayaklarımdaki performansından da son derece memnunum.


İçindekileri yukarıdaki fotoğraftan görebiliyorsunuz. Kıvamı ve rengi yüzünden ben balsamın balmumu bazlı olduğunu düşünmüştüm ama Dr. Scheller vegan bir markaymış. Ayrıca Almanya'nın doğal ürün sertifikası olan BDIH sertifikasına sahip. Parfüm içerse de yapay veya yoğun bir kokusu yok. Paraben, mineral yağ ve silikon içermiyor.

Az bir miktarı yeterli geliyor, zaten her gün kullanmak gerekmiyor. Almanya'dan çok uygun bir fiyata almıştım, alışveriş yazısı BURADA. Maalesef Dr. Scheller ülkemizde iki kat fiyata satılan markalardan. Hatta bu ürün satılmıyor bile olabilir. Yine de çok kuru elleriniz varsa, temiz içerikli ve uygun fiyatlı bir balsam ararsanız bu ürünü rahatlıkla deneyebilirsiniz.

26 Eylül 2015 Cumartesi

Primavera Balancing Nemlendirici


Primavera doğal içeriğiyle ön plana çıkan bir Alman markası. Bugünkü konumsa markanın yağlı ciltler için olan Balancing serisinden ıhlamur ve üzüm çekirdeği özlü nemlendiricisi. Ben bu mini boy nemlendiriciyi bir setle birlikte aldım ve yine serinin toniği ve yüz temizleme jeliyle birlikte bir aya yakın kullandım. Artık yorumlarımı paylaşmaya hazırım

Primavera Balancing Nemlendirici çabuk emilmeyi, aydınlık ve mat bir cilt oluşturmayı ve sebumu düzenleyerek nem dengesini sağlamayı vaad ediyor. Cremefluid, yani akışkan bir krem. Gerçekten de ince yapılı beyaz bir ürün. Cilde dağıtmak yedirmek çok kolay. Diğer taraftan cilt tarafından çok kolay emilen bir nemlendirici olduğunu düşünmüyorum. Bir süre cildinizde yapışkan bir his bırakıyor ve uzun süre dokunduğunuzda cildinizde bir şey olduğunu anlıyorsunuz. 


Az bir miktar losyon tüm cilde yeterli geliyor. Bunun bir nedeni rahatça dağıtılabilmesiyken diğer bir nedeni de ürünün gayet nemlendirici olması. O kadar ki bence yağlı ciltler için tasarlanmış bir krem için fazla nemlendirici. Cildim birkaç saat içinde parlamaya başlıyor. Nasıl parlamasın? Aşağıda ürünün içeriğini görebilirsiniz. Göreceğiniz gibi içinde ayçiçeği, zeytin, kuşburnu, ıhlamur, kanola, jojoba, üzüm çekirdeği gibi çeşit çeşit yağ var. Yağlı ciltlere bu kadar yağlı bir nemlendirici üretmek gereksiz hatta kötü. Niteki benim cilidime de özellikle yaz aylarında ağır geldi. Neyseki sivilce yapmadı ama beyaz noktalarımdaki son dönemdeki artış da gözümden kaçmadı.

Primavera Balancing Nemlendirici'nin içinde yağ olmasını beğenmesem de aslında çok güzel bir içeriğe sahip. İçeriğindeki hemen hemen tüm maddeler organik tarımla elde edilmiş. İçinde paraben ve mineral yağ yok. Yapay parfüm de içermiyor, kokusu esansiyel yağlardan geliyor. Kokusu belirgin ama doğal ben rahatsız olmadım. Yalnız uçucu yağlardan mıdır bilmiyorum ürün göz çevresinde kullanmaya pek müsait değil (sorun olmadığı sürece göz kremi yerine yüz nemlendiricimi kullanıyorum), hafif bir rahatsızlık veriyor.


Özet geçersem temiz içerikli ama yağlı ciltlere uygun olmayan, kuru havalarda normal ciltlerin severek kullanabileceği bir ürün. 30 ml.lik tam boyunun fiyatı da 26 avroymuş. Ben bu mini seti 10 avroya almıştım ve çok daha uyguna gelmişti (Alışveriş yazısı burada). Etiket fiyatını da vermediğime memnunum. Ben tekrar almayacağım uygun ciltli biri için iyi bir tercih olabilir.

Primavera Balancing Nemlendiricinin web sayfasına BURADAN ulaşabilirsiniz.

24 Eylül 2015 Perşembe

The Body Shop Kaş ve Kirpik Jeli


Bakım, güzellik meselelerine meraklı olsam da kaşlarım ilgi alanımın dışında. Hem de o kadar dışındaki bırakın doldurmayı veya bakım yapmayı kaşlarıı almıyorum bile. Yalnız uzun kaşlarımı sabitlemezsem gün içinde komik görüntüler oluşabiliyor. Ben de şeffaf jel kullanıyorum. Daha önce Alverde'nin kaş ve kirpik jelini kullanmıştım ve çok memnun kalmıştım. O ürünü maalesef Türkiye'de bulamadığım için yeni bir ürün denemek zorunda kaldım. Bu sefer de gördüm ki zaten şeffaf kaş jelinde pek fazla seçenek yok. 

The Body Shop Kaş ve Kirpik Jeli, maskara gibi bir tüpte. Eğer kaş farından sonra kullanacaksanız şeffef olması bir süre sonra iğrenç görünmesine neden olabilir ama ben jeli tek başına kullandığım için sorun olmuyor. Hatta ürünün ne kadar kaldığını gördüğüm için iyi bile.

Fotoğrafta gördüğünüz gibi fırçası ince, kılları kısa. Bence kaş için gayet uygun. Kaşları güzel tarıyor. ince olduğu için etrafa fazla ürün bulaştırmıyor. 


Kaşlarda ıslak ve yapışkan his bırakmıyor yine de biraz kurumasını beklemek gerek. Kuruduktan sonra bile sertleşmiyor. Elimle yokladığımda hafif yapışkan mı desem, tutuk mu desem böyle değişik bir yapısı olduğunu anlıyorum ama dediğim gibi rahatsızlık vermiyor. Kalıcılığı fena değil. Elinizi sürmezseniz, şapka takmak, üst değiştirmek gibi kaşlarınızı bozabilecek şeyler yapmazsanız yani sakin sakin durursanız bütün gün dayanıyor ama biraz hareketliyseniz belli olmaz.

Bu jeli kirpiğimde de birkaç kez denedim ama çok ıslak olduğu için sevmedim. Zaten kirpikleri ıslak göstermekten başka şeye yaramıyor. Maskara sürmediğim günlerde kirpiklerime far dökülmüşse onları temizlemek için kullanıyorum. Onun dışında kirpiklerde kullanmanın manası yok bence.



The Body Shop Kaş ve Kirpik Jeli'nin etiket fiyatı 30 lira. Bence işlevine göre biraz fazla. Ben %20 indirim yakalayıp öyle almıştım. Yine de fazla :) 10 ml.lik ürünün uzun süre gideceğini düşünüyorum. Yaklaşık 4 aydır kullanıyorum ve henüz yarısına gelmedim. Paketinde açıldıktan sonra 6 ay ömür biçilmiş ama bence kokusu veya rengi değişmedikçe buna gerek yok. Şu an memnunum ama bitince yeni şeyler denemek isteyebilirim. Alverde hala favorim.

Maalesef Alverde Şeffaf Kaş Jeli hakkında inceleme yazısı yazmamışım ama BURADAKİ YAZIDAN biraz okuyabilirsiniz.

20 Eylül 2015 Pazar

L'oreal Perfect Clean Peeling


Birkaç yıldır dermokozmetik veya doğal/organik cilt bakım ürünlerini kullanıyorum. Ergenliğimin 'drugstore' markalarıyla aramda büyük bir mesafe var. Yalnız gördüğüm ilk andan beri L'oreal Perfect Clean serisi çok ilgimi çekiyordu. Bunun nedeni tabiki silikon peddi. Sonunda serinin tüm cilt tipleri için uygun olguğunu iddia eden peelingini aldım. Bu peeling gözenekleri temizlemeyi, cildi yumuşatıp pürüzsüzleştirmeyi vaat ediyor.


Önce peelingin kendisinden bahsedeyim. SLS içeren ve bol bol köpüren, çok yoğun olmamakla birlikte sert parçacıklar içeren bir peeling. Çok bastırmadan masaj yapıldığında aşırı hassas olmayan ciltlere zarar vermeyecektir. Diğer taraftan günlük kullanıma da uygun bir ürün değil bence. Her gün kullanılırsa cildi tahriş edeceğini ve kurutacağını düşünüyorum. O yüzden cildim yağlı olmasına rağmen ben haftada 1-2 kere duşta kullanıyorum. İçeriği temiz içerik arayanlara hiç uymayacak cinsten. Parfüm listenin sonunda olsa da ürün buram buram kayısı kokuyor. Kokusu yapay ama kötü değil. Yine de duşta buharla birlikte soluduğumda zehirleniyormuşum gibi gelmiyor değil. Kokusunun daha az olmasını tercih ederdim.

Cildi güzel temizliyor ve biraz da pürüzsüzleştiriyor ama The Body Shop Seaweed peeling veya Yves Rocher kayısılı peeling kadar cildimi pürüzsüzleştirip yumuşattığını söyleyemem. Performansına ortalama diyeyim. 150 ml.lik şişede satılıyor, ben indirimde 10-13 lira gibi bir şeye almıştım ama etiket fiyatı 18 lira civarında ama sık sık indirimli bulabilirsiniz. Ekonomik bir ürün yani. İçeriği, kokusu, performansı ve fiyatını bir arada değerlendirince benim için sıradan bir ürün oluyor. Tekrar tekrar alacağım veya şu an kullanırken çok memnun kaldığım bir ürün değil.


Şimdi gelelim bu peelingi esas alma nedenime; yani silikon pede. Peelingi ped ile uygulamaya çalıştığımda peeling parçacıkları pedin silikon kılları arasında kaldı ve peeling işlevini yerine getiremedi. Bu yüzden ürün tasarımında hata olduğunu, peeling için bu pedin gereksiz hatta kötü bir fikir olduğunu düşünüyorum. Ammaa… yüz temizleme ürünleri için bu ped harika bir şey. Pedi önce çok az köpüren Freeman Armutlu Arındırıcı Temizleme Jeli ile kullanmaya başladım. Ürünün daha çok köpürmesini ve böylece cildimi kolayca temizlememi sağladı. Parmaklarımla masaj yapmamdan çok daha etkili olduğunu da düşünüyorum. Pedi kullandıktan sonra cildimi daha aydınlık ve temiz buldum. Üstelik dudaklarımda kullandığımda peeling etkisi sağlıyor istediğim ruju sürebiliyorum :)

Cilt temizlerken fırça kullanma taraftarı değilim ama bu ped o kadar yumuşak ve nazik ki hiçbir soruna yol açmadı. Kolayca temizlenip arkasındaki vantuzla herhangi düz bir yerde kurumaya bırakılabilmesi de cabası. İleride L'oreal Perfect Clean serisinden bir ürünü sırf bu silikon ped için alabilirim. Özetle peeling sıradan ama silikon ped denenmeye değer ve gerçekten etkili.


10 Eylül 2015 Perşembe

Taze Bitti


Bu yazıda Temmuz ve Ağustos aylarında bitirdiğim bakım ürünleriyle karşınızdayım. Hem uzun süredir biriktirdiğim için hem de elimdeki mini boyları bitirmeye karar verdiğim için çok ambalaj birikti, uzun bir yazı olacak. Ürünler hakkındaki detaylı yorumlara ürünün adına tıklayarak ulaşabilirsiniz. O zaman mini boy cilt ürünleriyle başlayalım.



Clinique Moisture Surge Thirst Relief Nemlendirici: Yağsız, kolay emilen ve cilde pürüzsüz bir dokunuş veren bir nemlendiriciydi. Sivilce yapmadığı gibi parfüm de içermiyor. Yalnız bahar havalarında bile benim yağlı cildime biraz fazla geldi, tam boyunun fiyatı da performansına göre fazla. O yüzden yeniden almayacağım ama pek çok kişiye hitap edecek bir ürün.

Clinique Clarifying Tonik: Daha önce pek çok defa kullandığım için hakkında rahatça yorum yapabiliyorum; hatta detaylı yazısını da yazdım. Cildi çok iyi arındıran, dezenfekte eden ama aşırı alkollü o yüzden cildi yıpratıp yoran bir tonik. Sadece maskelerden sonra veya ağır makyajları temizledikten sonra kullanmak en iyisi. Düzenli ve sürekli kullanılacak bir ürün değil.

Clinique Anti-Blemish Solutions Tonik: Clarifying toniğe çok benziyor, aynen onun gibi bol alkollü ve arındırıcı bir tonik. Farklı olarak içinde pudra da var. Clarifying tonik hakkındaki yorumlarım bu tonik için de geçerli.

Clinique Anti-Blemish Solutions Sabun: Gıcır gıcır temizlik hissi güzel ama kullandığım 1 ay boyunca sürekli sivilcelendim. Hala lekeleri duruyor. Ne anladım bu işten?! Elbette bir daha almayacağımı.

Clinique Dramatically Different Moisturizing Gel: Cildi matlaştırıp pürüzsüzleştiren ama etkisi kalıcı olmayan bol silikonlu bir jel krem. Yağlı ciltler için son derece uygun. Ben severek kullanıyorum, hızlı emilmesini, yapısını beğeniyorum. Yalnız hafifçe nemlendirip geçici olarak cildi pürüzsüzleştirmek dışında bir etkisi olmayan nemlendirici için tam boyunun fiyatını fazla buluyorum. Böyle paketlerden çıktıkça kullanırım.


Nivea Suya Dayanıklı Göz Makyajı Temizleyicisi: Fotoğraftaki gizemli ürün beni göz makyajımı krem ürünle ve parmaklarımla çıkarmaya alıştırdı. Gözlerimi yakmadı, kızartmadı. Suyla kolayca durulandı ve yağlı bir yapısı da yoktu. Yalnız maskarayı tam anlamıyla temizlemediğini, çok az da olsa kalıntı bıraktığını fark ettim. Bu yüzden yeniden almayacağım ama asla fena bir ürün değil.

La Roche Posay Anthelios Extreme Fluid SPF 50 Güneş Kremi: Çok çok iyi koruyan, beyaz iz bırakmayan, ciltte fazladan parlama yapmayan bir güneş kremiydi. Alkol içeriğinin fazla olması ve cilde yedirirken soyulup çıkması kötü özellikleri. Şu an başka ürünler kullanıyorum ama ileride bu ürünü veya aynı seriden başka bir güneş kremini kullanabilirim.

Kneipp Regeneration Göz Kremi: Temiz içerikli, hijyenik ambalajlı, güzel nemlendiren bir üründü. Yalnız cilt tarafından emilmesi baya zaman alıyor, makyaj altında kullanmaya pek uygun değil. Kullandığıma memnunum ama tekrar almak yerine yeni şeyler deneyebilirim. Hatta hiç göz kremi almayıp yüz kremimi kullanmayı düşünüyorum.


Freeman Deniz Mineralli Kil Maskesi: Cildimi aydınlatıp temizleyen bir maskeydi. Fiyatı da ürün miktarına göre çok iyi. Severek kullandım ancak yenisini almayı düşünmüyorum çünkü ciltte alerji/kızarılık yapmaya çok müsait bir ürün. Unutup maskeyi yüzümde biraz fazla tutarsam hemen kızarıyordum. İleride kömürlü maskesinin küçük boyunu alabilirim.

Montagne Juenesse Maskeler: Montagne Juenesse maskeleri çok seviyorum. İki maskeyi de severek kullandım, cildim o günlük daha pürüzsüz ve aydınlık oldu. Cildimin temizlendiğini ise ertesi gün bile fark ediyorum. Kağıt maskelerin pratik ama bana garip geliyor. Yine de Dead Sea Mud Spa bile hoşuma gitti. Diğer Mantagne Juenesse markalı maskeler için BURAYA.


Superdrug Sensitive Traş Köpüğü: Azıcık bir miktarı acayip köpüren, traşı kolaylaştırıp tahrişi azaltan, ciltte en hassas yerlerde bile rahatsızlık vermeyen bir üründü. Şu an daha temiz içerikli diye İsana'nın köpüğünü kullanıyorum ama bu ürüne geri dönebilirim.

H&M Desert Rose Vücut Losyonu: Üçlü bir banyo setinin parçasıydı, biraz el kremi biraz da vücut losyonu olarak kullanıp bitirdim. Hafif yapısı, hemen emilmesi hoşuma gitti. İçeriği sıradan ve kötü olduğu iddia edilen maddelerle dolu. Kokusu hoş ama parfümlü kremler güneş lekesine neden olabildiği için beni tedirgin ediyor. 

Bath & Body Works Pure Paradise Duş Jeli: Klasik bir duş jeli. İçindeki SLS ile bol köpürüp cildi bir güzel temizliyor. Cildim kuru olmadığından bu durumdan rahatsız değilim. Yalnız bu ürünün kokusu bana fazla geldi. Yaz günü sıcak su ve buharla birleşince iyice çekilmez hal aldı. Bath & Body Works ürünlerinin tümünde olduğu gibi bu ürünün de tek olayı kokusu olduğu için bir daha almam.


Superdrug Aseton: 2 liralık fiyatıyla sürekli tercih ediyorum. Bu üst üste kullandığım 3. şişe, halen 4. şişemin yarısındayım. Belki müthiş değil ama iş gören bir ürün. Fiyatı böyle kaldığı sürece almaya devam ederim.

Colgate Triple Action Diş Macunu: Bana promosyon olarak verilmişti zaten çok ucuz bir ürün. Fena değil, temizlik hissi veriyor, bir zararını görmedim. Hem içeriğiyle hem etkisiyle sıradan bir ürün o yüzden tekrar tekrar almam.

Oral-B Sensitive Yedek Başlık: Daha önce Presicion Clean olanı kullanmıştım. Sensitiv olanı da çok yumuşak vs. değilmiş ama yine de daha iyi bence. Tek sıkıntı Oral-B başlıkların pahalı olması. 2'li pakette yaklaşık 30 liraya satılıyor. Birkaç ayda bir bir baçlık değiştirmek gerekiyor o yüzden ucuz ikamesini arıyorum. Rossmann'dan Perlodent markalı başlıklardan aldım. Sonucundan haber veririm.

Organique Gliserinli Sabun: Görünüşüyle beni cezbetmişti. Temizlemesini, köpürmesini ve eriyip gitmemesini de beğendim. Sonuç olarak bir sabun; indirimsiz fiyatı (10 lira) fazla olsa da indirimli bulursam alabilirim.



Bu fotoğraftakileri de tatilde bitirdim. Montagne Jeunesse maskeler ve Colgate diş macunu için söylediklerim buradaki ürünler için de geçerli. Essence Like A Trip to New York EDT ise çantada taşımak için aldığım, hafif, meyveli ve basit bir kokuydu. 10 ml.lik boyunun 10 liraya satılması bence biraz fazla ama indirimli bulursam yine alabilirim. 

2 Eylül 2015 Çarşamba

Clarins UV Plus High Protection Day Screen



Lekelenmeye yatkın, son derece yağlı bir cildim var. Yani hem her gün yüksek faktörlü bir güneşten koruyucu kullanmam hem de bu sırada daha fazla yağlanıp parlamamam lazım. Bu sürekli yeni kremler denemek demek. 

Bir süredir de  Clarins UV Plus HP Day Screen kullanıyorum. Clarins UV Plus yağsız, %100 mineral, antioksidanlar içeren, 40 koruma faktörlü bir ürün. Cildi kirlilikten ve serbest radikallerden koruyor, güneşten kaynaklanan yaşlılık lekelerini engelliyormuş. Ürünün içindeki Clarins Anti-Pollution Complex patentliymiş hatta.


Ürünün en önemli iddialarından biri çok hafif yapıda olması. Clarins UV Plus HP Day Screen kıvamlı beyaz bir sıvı. Sıvı olduğu için kullanmadan önce çalkalamak gerekiyor. Yağlı değil ama kaygan bir yapısı var. Bu makyaj bazı gibi silikonlu olmasından kaynaklanıyor. İstediğiniz kadar sürün ağırlık yaratmıyor, hemen emiliyor ve çok kolay dağılıyor. Beyaz iz bırakmıyor. Bunlar da mineral filitre içermesinin sonuçları. İlk anda biraz parlak gelse de birkaç dakika ürünün iyice cilt tarafından emilmesini bekleyince ne mat ne parlak doğal bir görünüm oluşuyor. Gün içinde cildim yapısı gereği parlasa da Clarins UV Plus durumu kötüleştirmiyor.


Peki ya koruması? Ben bu ürünü sabahları bolca sürdükten sonra üstüne transparan pudra geçerek kullanıyorum. Sanırım baharın sonlarına doğru kullanmaya başladım, yani güneşli bir dönemdi. Bu dönemde bronzlaşmadım. Yalnız gül suyundan kaynaklandığını düşündüğüm bir lekenin oluşmasını da engelleyemedi. Bilemiyorum bu lekeyi belki hiçbir güneş kremi engelleyemezdi ama yine de bu olay korumasının harika olmadığını düşündürttü bana. Bu yüzden Clarins UV Plus HP Day Screen'i benimki gibi lekelenmeye müsait olmayan veya gün içinde sık sık güneş kremini tazeleyebilenlere öneririm.

Nemlendirme özelliği çok az. Eğer kuru ciltliyseniz murlaka nemlendirici de kullanmanız gerekir. Parfüm içeriyor ama kullanırken kokusunu hissetmiyorsunuz. İçinde bazı doğal maddeler içerse de içerik konusunda çok hassas olanları tatmin etmeyecektir. Makyaj altında harika bir ürün. Sanki bir makyaj bazı. Cildi pürüzsüzleştiriyor, allığın kalıcılığını artırıyor, kapatıcının dağıtılmasını kolaylaştırıyor.

Clarins UV Plus çok minik, kullanışlı bir şişesi var. 30 ml. olması kötü aslında çünkü gün içinde tazelerseniz bir şişeyi çabucak bitirebilirsiniz. Bir şişenin 130 lira civarında olduğunu düşünürseniz bu pek sürdürülebilir bir şey değil. Bu yüzden bu ürünü çok sevsem de bir yandan da bir ikame arıyorum.

Özetle incecik yapılı bir güneş kremi arıyorsanız işte onu buldunuz. Normal bir cildi günlük olarak korumaya yetecek güçte bir ürün. Deniz kenarında, karda, lekelenmeye meyilli ciltlerde korumasının yeterli geleceğini sanmıyorum. Şimdi 50 faktörlü olarak piyasaya sürüldü, içinde fiziksel filitre de var. Bu yeni ürünün koruma açısından daha güçlü olacağını ümit ediyıorum. Pahalı olmasa hep alıp elimin altında bulunduracağım bir krem olurdu ya da çok güçlü bir koruması ve gün boyu kalıcılığı olsaydı ancak o zaman bu kadar parayı verebilirdim. Şimdi muadilini arıyorum, umarım bulurum. Yine de yeni formülünü de deneyeceğim.