29 Ocak 2015 Perşembe

Maybelline Color Tattoo 24 Hr Krem Far (65 - Pink Gold)


Günler kısaldığı için gün ışığından yararlanarak fotoğraf çekemiyorum. Bu yüzden de makyaj ürünlerinin yorumunu yapamıyorum. Yapay ışıkta bile rengini, duruşunu belli edecek bir ürünle bu gidişe bir son verebilirim diye düşündüm. Maybelline'in Color Tattoo 24 Hr serisi krem farları çok popüler. Bronz renk kadar olmasa da 65 numaralı Pink Gold da çok kullanılıyor.

Pembeyi göz makyajında çok kullandığım için bu seri hakkında övgüleri duyunca ben de Pink Gold rengibi alıp kullanmaya başladım. Övgülerden ilki farların 'dövme gibi' kalıcı olmasıydı. Ben yağlı göz kapaklarıma krem farlarının kalıcı olmayacağını düşündüğüm için hiç krem veya kalem var denemiyordum. Bu ürüne bir şans verdim ve pişman da olmadım. Gerçekten de ürün çok kalıcı. İlk uyguladığınız andan itibaren sabitleniyor ve makyaj çıkarıcıdan başka hiçbir şey onu yerinden oynatamıyor.


Bu farın baz olarak kullanılabileceğinden de bahsedilmiş bloglarda. Ürün kalıcı olsa da benim göz kapaklarımda çizgilere doluyor. Ayrıca çok parlak bir far olduğu için üstüne toz farla makyaj yapmaya müsait değil. Bu yüzden baz olarak kullanılabileceğini düşünmüyorum. Çizgilenmeyi önlemek için bu farı başka bir far bazıyla kullanıyorum. Bu nedenle benim için diğer farlarımdan daha pratik bir far da değil. 

Rengine neden Pink Gold demişler bilmiyorum. Bu far metalik, gümüş ışıltılar içeren soğuk bi pembe. Parlak, ışıltılı farları sevmiyorsanız bu far size göre değil. Ben de bu farı daha çok akşamları ve hafta sonları kullanıyorum. Nadiren pembe gömlek giydiğimde çok çok sade bir makyajla birlikte işte kullanıyorum. Her seferinde de gümüş renkli bir kalemle tamamlıyorum.


Bu farı parmakla uygulamayı tercih ediyorum. Çünkü ten ısısıyla daha güzel uygulanıyor sanki. Ayrıca ten hamlede yoğun renk sağayabiliyorum. Parmakla uygulamanın tek kötü tarafı göz pnarlarına, göz kapağının üstüne filan bazen çok bulaştırmam. Ürün hemen sabitlendiği için bulaşan kısımları temiz parmaklarla silmek veya dağıtmam mümkün değil, ancak makyaj temizleyiciyle düzeltilebiliyor. Fırçayla uygularken renk yoğunluğunu sağlamak için birkaç kez üstünden geçmek gerekiyor. Ayrıca bana fırçayla sürünce ışıltılar daha parça parça, daha metalik duruyormuş gibi geliyor. Yukarıda hem parmak hem de fırçayla sürülmüş halini görüyorsunuz. Aralarında hafif bir fark var ve ben parmakla sürümünü daha çok beğeniyorum.

Bu ürünü kullanmaya başlayalı 8 aydan fazla oldu. Hala en ufak bir kuruma belirtisi yok. Ambalajı gayet güzel. Tek kötü tarafı ağır olması.

Maybelline Color Tattoo 24 Hr krem far benim için olmazsa olmaz bir ürün değil. Rengini, duruşunu, kalıcılığını seviyorum. Uygulama hatalarının zor telafi edilmesi, çizgilere dolması, bazsız kullanılamaması benim için eksi tarafları. Her gün kullanabileceğim sür-çık farlardan değil ama severek kullandığım farklı bir far. Gönül rahatlığıyla deneyebilirsiniz.

26 Ocak 2015 Pazartesi

Yves Rocher Apricot Fruity Scrub


Yves Rocher markasının bu peelingi o kadar popüler ki büyük ihtimalle bu ürün hakkında okuduğunuz ilk yazı değil. Yine de yazacağım çünkü Yves Rocher Apricot Fruity Scrub'ı (Kayısılı Peeling) ben de çok beğendim.

Bu peelingi yaklaşık bir aydır düzenli şekilde, haftada 2 defa kullanıyorum. Fotoğrafta tüpün dolu halini görüyorsunuz ama şimdiden yarısından biraz azını bitirdim. Hemen söyleyeyim benim için pek bereketli bir ürün olmayacak gibi. Krem formundaki ürünü dayanamayıp her seferinde gereğinden fazla kullanıyorum. Köpürmeyen, yumuşak bir peeling. Bu yüzden az alırsam yetlemeyecekmiş gibi geliyor ama biliyorum ki fındık kadar da alsam hemen hemen aynı sonucu elde edebilirim.



Bu kayısılı peeling sedefli açık turuncu renkli bir kremden ve onun içindeki kayısı çekirdeği parçacıklarından oluşuyor. Hem krem şeklinde olması hem de içindeki parçacıkların sert ve keskin köşeli olmaması peelingi uygularken yumuşak, rahat bir his veriyor. Tabiki yine nazik ve dikkatli olmak gerek ama gerçekten çok yumuşak bir peeling. Özellikle yapay meyve kokularını hiç sevmem ama bu ürünün kayısı kokusu o kadar hafif ve doğal ki peeling yaparken keyif veriyor.

Ürün köpürmese de cildi çok güzel temizliyor. Sabun kullanmayı bıraktığımdan beri cildimi ''gıcır gıcır'' yapan ilk temizleyici bu oldu sanırım. Banyo da kullandığım ve her seferinde sıcak sudan cildim kuruduğu için özellikle bu ürünün kurutup kurutmadığını söyleyemiyorum ama hiç sanmıyorum. Bence yumuşaklığı ile gerçekten tüm ciltler için uygun bir peeling. Esas işi olan ölü deriyi uzaklaştırmakta da gayet başarılı. Yalnız düzenli kullanmak gerek çünkü öyle tek seferde her şeyi söküp atacak kadar agresif bir peeling değil.


Yves Rocher Apricot Fruity Scrub ile istediğim sonucu almak için biraz daha uzun süreyle cildime masaj yapmam gerekiyor. Verdiği temizlikten ve kurutmamasından memnunum ama cildimi biraz daha yumuşatabilirdi diye düşünüyorum. Bunlar dışında hiç şikayetim yok. 

Yves Rocher ne kadar doğal içerik kullandığını iddia etsede tüm ürünleri temiz içerikli değil. Bu peelingin içinde paraben, mineral yağ, hayvansal içerik ve sls yok. Yalnız parfüm ve renklendirici içeriyor. Benim için içeriği yeterince temiz.

Ürün 50 ml.lik kullanışlı bir ambalajda ve etiket fiyatı 14,90 lira. Bitince L'oreal'in silikon pedli peelingini deneyeceğim. Sonra bu peelinge geri dönebilirim. Peeling yapmaya dayanamayacak kadar hassas ciltler dışında herkesin severek kullanacağını düşünüyorum.

23 Ocak 2015 Cuma

Yves Rocher UV Beauty Shield


Bugünkü konuğum Yves Rocher'in UV Beauty Shield adındaki güneş kremi. UVB ışınlarına karşı 50 faktörlük, UVA ışınlarına karşı da PA+++ seviyesinde koruma sağlayan, aynı zamanda cildi nemlendirip dış etkenlere karşı koruyan bir ürün.

Her hün güneş kremi kullanıyorum bu yüzden hafif, ince yapılı, parlamaya neden olmayan ama iyi koruyan bir ürün arıyorum. Bu ürün ne kadar ''Fluide Multi-Protection'' diye geçse de sıvı veya akışkan bir ürün değil. Yumuşak bir krem kıvamında. Yves Rocher'in en ince yapılı güneş kremi. Gerçekten de cildin ürünü emmesinde bir sıkıntı yok. Yüzde beyaz bir tabaka olarak da kalmıyor. Diğer yandan kullandığım diğer kremlere göre çok daha yağlı, kalın ve parlak (Bioderma'nın güneş kremi hariç). Özellikle parlama yapmasından pek hoşlanmadım ama benimki gibi yağlı ciltlerde çoğu ürün aynı şeyi yapıyor. 


Gerçekten de cildi nemlendiriyor. Bu kremi kullandığım günlerde ayrıca nemlendirici kullanmıyorum. Biraz yağlı bir yapısı olduğunu söylemiştim. Ben bu kremi hep seyahatlerde 3-5 gün kullanıp sonra ara verdim. Bir kez 1 ay boyunca düzenli şekilde kullandım. Aynı dönemde hiç peeling de yapmamıştım ve cildimde birkaç beyaz nokta oluştu. Sivilce yapmasa da bu kremin yağlı ciltler için uygun olmadığını düşünüyorum. Normal ve kuru ciltli kişiler bu ürünü daha çok sevecektir.

Güneşli günlerde, rüzgarlı deniz kenarlarında bu kremle uzun süre açık havada kaldım. Sık sık tazeledim ve cildim yanmadı, kızarmadı. Lekelenmeye meyilli bir cildim var. Düzenli güneş kremi kullanmaya başladığımdan beri yeni lekeler oluşmuyor, hatta olanların rengi açılıyor. Bu durum Yves Rocher UV Beauty Shield kullanırken de değişmedi.


Yukarıdaki fotoğraftan ürünün kırışıklık giderici ve antioksidan etkilerini hakkındaki iddialarını görebilirsiniz. Kırışıklarda %16 azalma iyi bir şey gibi yazılmış olsa da benim için yaşlanma karşıtı bir ürün istiyorsan bu ürün o ürün değil demek.

İçeriği de yukarıda mevcut. İçinde paraben ve mineral yağ yok ama silikon, parfüm ve alkol var. Benim içerik kriterlerime göre fena değil. Yalnız gerçekten çok hoş bir kokusu olsa da parfüm içeren bir ürünü cilde sürüp güneşe çıkmak ne derece doğru bilemiyorum. Her parfüm türü ciltte lekeye neden olmuyormuş, buradaki de öyledir diye umut ediyorum.

Ben ürünü %20 indirimle 44 liraya almıştım, şimdi etiket fiyatı 59,90 liraymış. Bence bu fiyat gerçekten çok fazla. 30 ml.lik bir ürün bu. Performansı da baş döndürücü değil. Daha düşük bir fiyata 50 ml.lik La Roche-Posay güneş kremi almayı tercih ederim. 

Sonuç olarak benim yağlı cildime düzenli kullanımda ağır geldiği ve fiyatını da ürünün performansına ve miktarına göre fazla bulduğum için bu ürünü bir daha almayacağım. Normal/kuru ciltliler nispeten temiz içerikli, hoş kokulu ve nemlendirme özelliği de olan bir krem arıyorsa deneyebilir. Yine de mutlaka indirimli veya kampanyalı almanızı tavsiye ederim.

Diğer güneşten koruyucu kremler hakkındaki yazılarıma BURADAN ulaşabilirsiniz.

21 Ocak 2015 Çarşamba

Giovanni 2chic Ultra Sleek Blow Out Styling Mist



Kalın telli ve gür saçlarım var. Her banyodan sonra, yaz kış makine ile kurutuyorum yoksa hasta oluyorum. Kurutma sırasında saçlarım zarar görmesin ve şekillendirmeye dirençli olan bu kalın telli saçlar elektriklenmesin diye bir ürün arayışındaydım, yaklaşık iki aydır her kurutma seansında Giovanni 2chic Ultra Sleek Blow Out Styling Mist kullanıyorum.

Bu ürünün 4 vaadi var: saçları ısıdan korumak, nemlendirerek hacim kazandırmak, düğümleri açıp saçın kolay taranmasını sağlamak, kabarmayı, elektriklenmeyi önlemek. Saçlarım zaten pek düğümlenmez ama bu ürünün saçımın taranmasına fazladan bir katkısı olmadığını düşünüyorum. Bu spreyin saçıma nem verdiğini de sanmıyorum. Saçları yumuşatmıyor hatta saç uçlarını sertleştiriyor demeyeyim ama böyle hıtır hıtır yapıyor, sanki saç tellerim daha da kalınlaşmış gibi. 

Geriye kaldı diğer iki vaadi. Isıdan koruma konusunda memnunum diyeyim. Bir ürünün saçı ısıdan gerçekten koruyup korumadığını yüksek sıcaklıkta maşa yapmıyorsanız nasıl bilebilirsiniz ki? Diğer yandan sprey kullanıyorum yine de saçım çok yıprandı, yanık kokusu geldi, saçlarım kurudu gibi bir durumum yok.


Bu ürünün en sevdiğim özelliği elektriklenmeyi alması. Benim minik saçlarım her kurutmadan sonra havaya kalkar başımın çevresinde gri bir hare oluştururdu. Bu ürünü kullanmaya başladığımdan beri bu çok azaldı. Elektriklenmeyi engellemek için saçımı makineyi aşağa doğru tutarak kurutuyorum bu da saçımın kafama yapışmasına neden olur. Şimdi saçım da o kadar sönmüyor sanki. Ayrıca saçımın kurutma sırasında daha kolay şekil aldığını, bu şekli gün boyu daha iyi koruduğunu düşünüyorum.

Giovanni 2chic Ultra Sleek Blow Out Styling Mist 118 ml.lik bir sprey şişede bulunuyor. İndirimli aldığımı, buna rağmen fiyatının pek uygun olmadığını hatırlıyorum. Yine de bu para bu ürüne çok değil bence. Öncelikle çok az ürün kullanmak yetiyor. Şişenin üzerinde de az ürünün kullanın diyor. Benim gibi kokusuna kapılıp çok ürün kullandığınızda o ''hıtır hıtır'' dediğim his artıyor. Uzun (çok uzun değil) saçlarıma 5-6 fıs sıkıp taramam yetiyor. Bu yüzden gördüğünüz gibi iki ayda ürünün üçte birini bile bitiremedim.


İçinde keratin ve argan yağı olduğunu söylüyor. Saçlarımı ağırlaştırmadı ve yağlandırmadı. Argan yağlı ürünlerdeki o ''nutty'' koku bu üründe de var. Çok güzel değil ama çok doğal bir koku bu yüzden ben seviyorum. İçeriğini aşağıda görebilirsiniz. Bence oldukça temiz içerikli bir ürün. Sprey başlığından da çok memnun olduğumu söylemeliyim. Farklı açılarda tutarak kullanılabilen, ürünü çok ince şekilde gerçekten ''mist'' gibi püskürten bir şişesi var.

Özetle, elektriklenmeyi azaltıp saçların kolay şekil almasını sağlayan; aynı zamanda ısıdan da koruduğunu ümit ettiğim kullanışlı ambalajlı bir ürün. Bitince tekrar alabilirim ama şart da değil. Bu ürün olmadan yaşayamam, saç bakım rutinimi tamamen değiştirdi diyemem. Isıdan koruyucu sprey kullanan biriyseniz tavsiye ederim ama kullanmıyorsanız da gerek yok.

13 Ocak 2015 Salı

Dr. Scheller Narlı Tonik


Bugün karşınızda nazik ve doğal bir tonikle bulunuyorum: Dr. Scheller Narlı Tonik (Dr. Scheller Pomegranate Facial Lotion). Bu tonik üm cilt tiplerine uygun ferahlatıcı/tazeleyici bir tonikmiş. Yaklaşık 8 haftadır kullanıyorum, bitirmeme az kaldı artık yorumlayabilirim diye düşündüm.

Dr. Scheller doğal olduğunu iddia eden bir Alman markası. Ürünlerinde hiç paraben, sentetik renklendirici, mineral yağ ve silikon bulunmuyormuş, ayrıca vegan bir markaymış. Aşağıda toniğin içindekileri görebilirsiniz. Alkol ve parfüm içeriyor. Kokusu gerçekten çok belirgin bir meyve kokusu. Bana pek nar gibi gelmedi, yapay bir koku sanki. Yine de rahatsız olmadım. Alkol içermemesini de tercih ederdim, çünkü bir süredir alkol oranıyla meşhur Clinique Clarifying Lotion'ı kullanıyordum. Yine de pişman değilim çünkü hiç alkol kokusu almıyorum, cildimde de varlığını hissetmiyorum. Alkollü toniklerin çoğu gibi cildimi yakmıyor, kurutmuyor veya tahriş etmiyor. İçinde aloe vera yaprağı özü içermesi çok hoşuma gitti. Aloe veranın cilde çok iyi geldiğini düşünüyorum.


Toniğin ilginç bir özelliği var; çok az miktarda pamuğa dökmeniz yeterli oluyor çünkü tonik cilde temas ettikçe köpürüyor. İnceci yoğun kıvamlı bir köpük oluşturuyor. Pamuk cildinizden kayıp gidiyor. Ne kadar bastırırsanız bastırın, kaç kez aynı yer silerseniz silin teniniz hiç etkilenmiyor. Kullanımı çok konforlu. Arındırma özelliği çok güçlü değil. Diğer toniklerde pamuk çok daha kirli çıkıyordu. Bu tonik de temizliyor ama o kadar değil. Temizleme jeli, maske veya makyajdan arta kalanları temizlemesinden memnunum. Cildimi nemlendiriciye de hazırladığını düşünüyorum. Bunun dışında gözenekleri sıkıştırma, parlamayı önleme, derinlemesine arındırma, nemlendirme gibi etkilerini görmedim. Ürünün zaten böyle vaatleri de yok.


Ürün tüm cilt tipleri için uygun denmiş ama cildi fazladan kurutmasa da bahsettiğim köğün ciltte kururken biraz gerginlik yarattığını düşünüyorum. Bu yüzden kuru ciltlerin hoşlanacağını sanmam. Ürün 150 ml.lik cam bir şişenin içinde. Sabah akşam kullanımla iki buçuk - üç ay yeteceğini düşünüyorum. Cam şişeyi seyahatlerde taşımak zor olsa da sağlıklı olduğu için beğendim. Ağzı resimde gördüğünüz gibi dar, böylece pamuğa gökeceğiniz miktarı kolayca ayarlayabiliyorsunuz.

Özetle Dr. Scheller Narlı Tonik alkol ve parfüm dışında içerik konusunda hassas olanları tatmin edecek bir ürün. Temiz içerikli ve nazik olması en büyük artıları. Diğer taraftan orta-düşük seviyedeki arındırması dışında çok bir etkisinin olduğunu düşünmüyorum. Kışın kullanmam iyi oldu çünkü özellikle yazın cildimin parlamasını önleyecek, cildimi daha iyi arındıracak bir toniğe ihtiyacım oluyor. Denediğime memnunum ama tekrar alacağım bir ürün de değil. Daha iyi ürünler bulabileceğimi düşünüyorum.

11 Ocak 2015 Pazar

Oral-B Pro-Expert Hassas Dişler İçin Diş İpi


Diş ipinin de yorumu mu olurmuş, buna yazı mı yazılırmış diyebilirsiniz. Yazmak zorundaydım çünkü biliyorum oralarda bir yerde benim gibi kullanamadığı diş iplerine çok para harcamış, çok canı yanmış sıkı diş aralarına ve hassas dişlere sahip insanlar var. İşte bu diş ipi de tüm acılara son verecek ürün: Oral-B Pro-Expert Hassas Dişler İçin Diş İpi

Çenem o kadar küçük ki dişlerim bile çeneme sığmıyor. Haliyle dişlerimin arası da inanılmaz sıkı. Sensodyne olsun Perlodent olsun çok diş ipi denedim, daha doğrusu denemeye çalıştım hiçbiri dişlerimin arasına girmedi. Bakın zorlandım demiyorum, çok zorladım ama bir milim bile sokamadım. Böyle çok diş ipini hiç kullanamadan eşe dosta dağıttım. Daha ucuz ve daha hassas bir diş ipi bulma hayaliyla çıktığım yollardan hep Oral-B Satin Tape'e (turkuaz renkli) döndüm. (BU YAZIMDA bahsetmiştim.) Diş doktorumun tavsiye ettiği ilk diş ipiydi. Naneli, dişlerimin arasına girebilen güzel bir diş ipiydi. Tek favorimdi ta ki Oral-B Pro-Expert Hassas Dişler İçin Diş İpi'ni buluncaya kadar.


Bu diş ipini önce Essie Button'ın kanalında gördüm, ürünü hararetle övüyordu. Diş ipim bitince ben de aldım. Sanıyorum fiyatı 12 lira civarındaydı. Diğer diş iplerinden çok daha pahalı ama az sonra sıralayacağım övgüler yüzünden ben değdiğini düşünüyorum. Üstelik indirimli de buldum daha sonra ve yedekledim. 25 metre, her seferde 50 cm kullandığınızı var sayarsak 50 kez tüm dişlerinizi temizleyebilirsiniz. Oral-B Satin Tape gibi şerit şeklinde. Naneli ferahlatan bir tadı var. Şeffaf bölümden ne kadar diş ipiniz kaldığını görebiliyorsunuz ve hem kapağı hem de kesici kısmı gayet güzel.


Oral-B Pro-Expert Hassas Dişler İçin Diş İpi, Satin Tape gibi ip değil şerit şeklinde. Sıkışık diş araları için ideal. Rahatlıkla diş ile diş eti arasına yerleştirebiliyorsunuz. Tel tel ayrılmıyor veya kopmuyor. İpin değişik bir yapısı var. Lastik gibi elastik değil ama hafif bir esnekliği var. Bu nedenle Satin Tape'e göre (ve denediğim tüm diğer diş iplerine göre) diş yüzeyini daha iyi kavrıyor. Şerit şeklindeki diş iplerinin en kötü özelliği kontrolsüz bir harekette diş etini kesebilmesi. Bu diş ipinin kavrayışı nedeniyle kontrol etmek de çok daha kolay. Kesinlikle diş etlerimi daha az kanatıyorum. Hem çok iyi temizlediği için hem de nane aromalı olduğu için çok hoş bir ferahlık veriyor. Gece dişlerimi temizleyip yattığımda ertesi sabah hatta tüm gün etkisini hissediyorum. Yaklaşık 5 aydır kullanıyorum ve çok çok memnunum.


Söylediğim gibi diğer iplerden daha pahalı olsa da değeceğini düşünüyorum ve artık başka diş ipi denemeyeceğim. Böyle düşünen sadece ben değilim. Benim gibi sıkı diş aralarından muzdarip olan bir arkadaşım da benden habersiz şekilde Oral-B'nin gri ipini övdü ve şiddetle tavsiye etti. Ben de size tavsiye ediyorum :)

Bu vesileyle diş ipi kullanmadan dişlerinizi tamamen temizlemiş olmayacağınızı, diş aralarından oluşan çürükleri engellemenin tek yolunun diş ipi olduğunu, eliniz alıştıktan sonra diş ipi kullanmanın pratik ama sonuçlarının harika olduğunu hatırlatmak isterim. 

6 Ocak 2015 Salı

Taze Bitti - 9


Yılın ilk bitenler yazısından çok memnunum çünkü kendi standartlarıma göre baya ürün bitirdim. İşte bitirdiklerim, makyaj temizleme ürünleriyle başlayalım:


1. Garnier Kusursuz Makyaj Temizleme Suyu: Bioderma Sensibio H2O'nun ucuz versiyonu, aynı onun gibi yağlı bir yapısı yok ve durulama gerektirmiyor. Bu bitirdiğim 2. şişeydi. Şu an Bioderma kullanıyorum ama bu Garnier'den memnun olmadığım için değil. Detaylı yorumlarım BURADA. İleride yeniden alabilirim.

2. Garnier Göz Makyajı Temizleyicisi: Çift fazlı klasik bir göz makyajı temizleyicisi. Aslında makyaj temizleme suları da aynı işi görüyor, bu ürün suya dayanıklı ürünler ve maskara için ideal. En önemli özelliği diğer çift fazlı temizleyiciler gibi yağlı bir his bırakmaması. Göz çevrem zaten yağlı olduğu için bu ürünü tercih ediyorum. İnceleme yazısı BURADA. Şu an Yves Rocher'in ürününü (alışveriş sırasında hediye edilmişti) kullanıyorum ama bitince buna geri dönebilirim veya Neutrogena'nın meşhur temizleyicisi kullanabilirim.


Şimdi sıra cilt ürünlerinde:

3. La Roche-Posay Effaclar Jel: Çok memnun olduğum bir temizleyici, kışın biraz fazla kurutsa da tam yağlı ciltlere göre. Yorumlarımı ŞURADA yazmıştım. Bu 50 ml.lik boyu, halen 200 ml.lik tam boyunu kullanıyorum.

4. Nuxe Contour des Yeux Prodigieux Göz Kremi: Genel olarak ambalajıyla, kokusuyla, ince yapısıyla sevdiğim bir ürün oldu. Diğer taraftan ne şişliklerimi indirdi ne de kırışıklarımı azalttı. Sadece nemlendirdi. Fiyatını bu performansa kıyasla fazla buldum. Detaylar ŞURADA.

5. Clinique Clarifying Lotion: Çok alkollü, çok güzel arındıran ama cildi de yoran bir ürün. Mini bir setten çıkan bu üründen başka 100 ml.lik boyunu da kullandım ama tam boyunu alıp kullanacağımı hiç sanmıyorum. Detaylar için ŞU YAZIYA bakabilirsiniz.

6. The Body Shop Seaweed Pore-Cleansing Facial Exfoliator: Bu yılın favori ürünü. Gördüğünüz gibi ambalajını kesip son damlasına kadar kullandım. Cildimi yumuşacık yaptı ve gerçekten ölü deriyi yok etti. Yeni ürünler denemek istediğim için almadım ama bir gün kesin tekrar dönerim. Yazısı BURADA.



7. Dalan d'Olive Saf Sabun: Saf sabunlar genelde hemen yumuşar ve sabunlukta bulamaç olur. Bu sabun zor köpürüyordu ama hiç eriyip oraya buraya bulaşmadı. El sabunu olarak kullandım ve temizlemesini, bıraktığı hissi beğendim. Elimde çok fazla sabun olduğu için yenisini almıyorum ama size tavsiye ederim.

8. Sebamed Kepek Karşıtı Şampuan: Yağlı ve kepekli saçlar için etkili bir şampuan. Kepek sorunu ortaya çıktıkça bir süre kullanıp bırakıyorum. Saçımı biraz sertleştirse de etkili olduğu için severek kullanıyorum. Bu bitirdiğim 3. veya 4. şişe. İhtiyacım olursa yine alırım. Detaylı yazısını çok önceden yazmıştım, BUYRUN.

9. CadeaVera Anti-pickle Maske: Genç ciltler için çinko ve kil içeren etkili bir maskeydi. Severek kullandım. Maalesef Türkiye'de satılmıyor, erişebilsem tekrar alırdım.

10. Merz Spezial Aloe Vera ve Yoğurtlu Nem Maskesi: Cildimin çok da ihtiyacı yokmuş nem maskesine ama ferahlatan hoş bir maskeydi. Detaylar BURADA.


11. Pamuklar: Apaks Disk Pamuk, Ucuz ve iyi olduğu için belki on paket kullandım, şu an yenisini açmış durumdayım ama bu paket tam hayal kırıklığıydı. Kağıt gibi ince diskler, ortasından kesilmiş yarım diskler… Paketin dörtte birini kullanamadım. Olmadı Apaks! Caroli Disk Pamuk, Almanya'dan aldığım ucuz pamuklardan biriydi ama gayet güzeldi. Avro cinsinden bile ederi bile ülkemizde satılan birçok pamuktan ucuzdu. Bence olması gereken de bu.

12. Rebul Lavanda Kolonya: Arkadaşımın övgüsü üzerine aldım ama kokusu bana hitap etmedi. Hem tende hem de eşyalarda çok ağır bir kokusu var bence. Kalıcılığı iyi bir özellik denebilir ama bu kadar ağır bir kokunun kalıcı olmamasını tercih ederdim. Özellikle ilk dakikalarda genzime doluyor sanki… Migreni, hassasiyeti olanlar dikkat etsin.

13. Watsons Oje Çıkarıcı: Oje alınca promosyon olarak verilmişti, beklediğimden çok daha iyi çıktı. Oje çıkarma gücü ortaydı ve bence asetonsuz bir çıkarıcıya göre iyi sayılır. Hafif yağlı bir his bırakıyor ve tırnak etlerini kurutmuyor. Zor çıkan ojeler kullanmıyorsanız deneyebilirsiniz.

2 Ocak 2015 Cuma

Figs & Rouge Cherry Blossom El Kremi


Bugün birkaç aydır ofis masamın demirbaşı olan bir kremden bahsedeceğim: Figs & Rouge markasının el kremlerinden Cherry Blossom. Sarı, çiçekli, sevimli tüpteki bu krem yağlı his bırakmadığını, eller yumuşattığını, antioksidanlar açısından zengin olduğunu ve hindistan cevizi yağı içerdiğini söylüyor. Doğal içerikse markanın genel vaadi.

İlk kullandığımda hayal kırıklığı yaşadım çünkü kokusu bana fazla gelmişti. Big Bubble sakızları anımsatan, şekerli ve yapay bir kokusu var. Bu kadar parfümlü bir ürünün doğal veya temiz içerikli olduğuna ben inanamıyorum. Üstelik nemlendirmesi de öyle pek güçlü değildi. 

Ancak kullandıkça kremin kokusuna alıştım. Daha da önemlisi kremin gerçekten hiç yağlı his bırakmaması, çok hızlı emilmesi çok hoşuma gitti. Zaten çok ince yapılı bir krem. Ellerinizi ovuşturmaya başlar başlamaz eriyip suya dönüşüyor. Yağlı değil ıslak ellerinizi ovuyormuşsunuz gibi bir his veriyor. Birkaç dakika içinde de ellerinize krem sürdüğü bile belli olmayacak şekilde yok oluyor. Bu özellikle ofiste kullanmak için çok büyük avantaj.


Nemlendirmesini hala az-orta arası buluyorum. Çok kurumuş, çatlamış, yıpranmış ellere kesinlikle yeterli gelmez. Benim gibi kuru olmayan ama özellikle kışın yıkandıktan sonra gerilen elleriniz varsa o gerginliği alması ve ellerinizi yumuşatması güzel. Yaz aylarında daha az el bakımına ihtiyaç duyuyorum, o zamanlar için de iyi bir tercih olabilir.

Figs & Rouge'un bu kremini ambalajının sevimliliğine kapılıp BURADA anlattığım alışverişimde almıştım. 80.ml'lik ambalajın tek kötü tarafı vida kapaklı olması. Evet çok sevimli ama menteşeli kapak çok daha kullanışlı. Ben el kremini çabuk bitirenlerden değilim, 50 ml.lik bir ürün bana 6 ay yeter normalde. Bu kremi ise yaklaşık iki aydır kullanıyorum ve yarısından biraz azı bitti bile. Çok bereketli bir ürün diyemeyeceğim.


Ürünün içeriğini de fotoğrafta görebilirsiniz. Temiz içerik vaat etse de pek öyle değil. Zaten bu kadar yoğun parfüm içeren bir ürün masum bir içeriğe sahip olamaz. Ayrıca koruyucu olarak da phenoxyethanol var. Yine de bir market ürününe kıyasla paraben ve mineral yağ içermemesi güzel.

Özetle çok çabuk emilen ve yağlı hiz bırakmayan, nemlendirme özelliği çok güçlü olmayan, sevimli bir krem. Etiket fiyatının performansına göre fazla olduğunu düşünüyorum. İndirimli bulursanız deneyebilirsiniz.