29 Ocak 2016 Cuma

Lancome Tonique Douceur


Yağlı ciltliyim, toniğin cildimi arındırmasını isterim. Cilt bakımında Dior, Lancome, Chanel gibi markaların ismine para verildiğini, dermokozmetik markaların en iyi tercih olduğunu düşünürüm. O zaman Lancome Tonique Douceur'ü nasıl aldım, neden kullandım?

Olay şöyle gelişti; alkollü toniklerden sıkılmıştım. Cildimi yormayacak bir şeyler almak istiyordum. Üstelik tonik hemen biten bir şey olduğu için hesaplı olmasını da istiyordum. Free shop'ta Clarins UV Plus High Protection Day Screen'i ararken Lancome Tonique Douceur'u gördüm. 400 ml. olmasına rağmen sadece 20 küsür avroydu, avro şimdiki kadar pahalı değildi ve ürün alkolsüzdü. Ben de neden olmasın dedim.

Lancome Tonique Douceur makyaj temizliğini tamamlayarak cildi nelendirmeyi ve yumuşatmayı vaad ediyor. Tüm cilt tiplerine uygun olduğu iddiasında. İçeriği ise şöyle:
SU, GLYCERIN, SODIUM CITRATE, CI 42090 / BLUE 1, CI 14700 / RED 4, PEG-60 HYDROGENATED CASTOR OIL, CHLORPHENESIN, SAMBUCUS NIGRA FLOWER WATER, LINALOOL, BENZYL ALCOHOL, PROPYLPARABEN, ALPHA-ISOMETHYL IONONE, GERANIOL, ROSA CENTIFOLIA FLOWER WATER, ROSA CENTIFOLIA WATER / ROSA CENTIFOLIA FLOWER WATER, METHYLPARABEN, TETRASODIUM EDTA, CITRONELLOL, HEXYLENE GLYCOL, PARFUM
Yani ürünün içeriği aslında su ve gliserinden oluşuyor. İçinde bir miktar gül suyu da var. Parfüm, renklendirici ve paraben içeriyor. Hatta alkolsüz olduğu belirtilse de benzil alkol var, yalnız bu alkol cildi kurutucu alkollerden değil anladığım kadarıyla. Özetle içeriği doğal kozmetik sevenlere göre değil ve mucizeler yaratacak kimyasallar da içermiyor.


Yoğun tatlı bir gül kokusu var. Cilde uygulanması son derece kolay. İlk yanda hafif yapışkan bir his bıraksa da kısa zamanda kuruyor ve geriye nemli bir cilt bırakıyor. Benim yağlı cildim için yeterli nemlendirmeyi sağlıyor. Karma veya daha kuru bir cilde sahipseniz nemlendirici için güzel bir hazırlayıcı olacaktır. Ayrıca son derece nazik bir ürün, ben göz çevreme dahi uyguluyorum. Sivilce, alerji, yanma gibi şikayetlere yol açmadı. Aksine uyguladığım anda bir ferahlama, cildimde rahatlama hissediyorum.

Şişesi gayet şık yalnız ben çevirmeli kapakları pratik bulmuyorum. Bir de ağız kısmındaki büyük delik birçok kişiye zorluk çıkaracaktır. Ben pamuğu ağız kısmına kapatıp şişeti ters çeviriyorum. aslında bu yöntemle yeteri kadar ürün pamuğa alınarak kullanılabiliyor, sadece elin biraz alışması lazım. Belki de bu şekilde azar azar kullandığım için gayet bereketli bir ürün olduğunu düşünüyorum.

Kısaca Lancome Tonique Douceur cildi yatıştırıp nemlendiren nazik bir tonik o kadar. Severek kullanıyorum ama bu etki elde etmek için etiket fiyatının yarısının bile verilmesinin saçma olacağını düşünüyorum. Eğer 400 ml.lik ürünü yaklaşık 70 liraya almamış olsaydım pişman olurdum. Hiç de kıymetli olmayan içeriği, hoş ama devrim niteliğinde olmayan etkisiyle asla yüzlerce lirayı hak etmiyor. Ama benim gibi çok uygun bir fiyata bulursanız ve nemlendirici bir tonik arıyorsanız severek kullanabilirsiniz.

25 Ocak 2016 Pazartesi

Taze Bitti


Bu yazımda Kasım ve Aralık ayında bitirdiğim ürünlerden bahsedeceğim. Neredeyse ocak bitiyor, yeni bir bitenler yazısı bile yazılabilir ama Ocak'ta bitenleri yeni yıl temizliğinde çöpe gidenlerle birlikte yazmak istiyorum. 

Önce makyajla başlıyorum:


* Stila İkili Far: Evet doğru okudunuz, far bitirdim. Hem de dibini sıyırarak. Stila'nın açık ve koyu pembe farlarını 7-8 yıldır kullanıyordum. Rengini, pigmentasyonunu, kalıcılığını çok sevmiştim. Son yıllarda biraz taşlaştı ve performansı düştü ben de yeniden presledim. Toz ürünlerin nasıl presleneceğini BURADAN okuyabilirsiniz.) Eskisinden bile iyi oldu! Stila ülkemizde satılmıyor, kolayca erişebilsemdim diğer farlarını da denemek isterdim.

* Nina Ricci EDT: Bu bitirdiğim ikinci veya üçündü şişeydi. Tatlı bir koku olduğu için genelde serin mevsimlerde kullanıyordum bu yüzden birkaç yıldır elimdeydi. Biraz daha kalsaydı kokusu bozulmaya başlayacaktı sanki.

* Clinique High Impact Maskara: Pek fazla hacim vermeyen ama kirpikleri güzel uzatıp kolay temizlenen bir maskaraydı. Pahalı olduğu için tam boyunu almayı düşünmüyorum.


Yine cilt ürünlerini bitirmekte sıkıntı çekmedim:

* Cyrene Argan Milk Serum: AHA'dan cildim pul pul olduğunda kullandım. Sorunumu tamamen geçirmese de baya etkili oldu. Kuru bir cildim olsaydı alabilirdim ama genel olarak böyle bir ürüne ihtiyacım olmadığı için almayı düşünmüyorum.

* Purederm CO2 Therapy Skib Revival Treatment Maske: Kağıt maskelere alışamadım. Hele bu maske yapış yapış bir his bırakmak dışında hiçbir işe yaramadı. Zaten kullanımı da zahmetli. Bence zahmet edip almayın.

* Garnier Neem Yüz Temizleme Jeli: Seyahatlerde kullanmak için almıştım. Bana sıradan bir temizleme jeli gibi geldi. Ne iyi ne kötü, işini yaptı. Himalaya Herbals markasının neem özlü jelini daha çok beğenmiştim.

* Coast to Coast Pore Purifying Green Clay Mask: Cildi kurutmadan arındıran güzel bir maskeydi. Türkiye'de erişim olmadığı için pek üzülmüyorum çünkü biraz pahalıydı.

* L'oreal Perfect Clean Peeling: Duşta kokusu ağırlaşsa da genel olarak memnun kaldım. İşini yapan bir temizleyici. Bunun bir de silikon yüz temizleme pedi var esas o çok güzel bir ürün. Sırf o parça için bile tavsiye edebilirim.


* Dr. Scheller Aynısefa El Balsamı: Çok koyu kıvamlı, doğal içerikli ve etkili bir üründü. Başta aşırı yoğun yapısı yüzünden kullanamayacağımı sanmıştım ama banyolardan sonra ayaklarıma ve ellerime, özellikle tırnak kenarlarına uyguladım. Fiyatı da çok uygundu. Bir gün yeniden alabilirim.

* Alterra Yeşil Limon ve Agav Özlü Vücut Losyonu: Güzel kokulu, temiz içerikli ve güzel nemendiren bir üründü. Yalnız istediğim kadar hızlı emilmemesi yeniden almamı engelledi.

* Alviana Aloe Veralı El Kremi: Aloe veralı olduğu için almıştım. Ellere iyi nem verse de biraz geç emilmesi ve yağlı yağlı parlaması hoşuma gitmedi. Almanya'dan almıştım, yeniden alamayacak olmama da üzülmedim.


* Gliss Million Gloss Şampuan: Bence fena değildi. Kokusu hoşuma gitti. İyi köpürüyordu ve alıştıktan sonra saçımı güzelce temizlediğini de düşünmeye başlamıştım. Yalnız saçımı hafifçe sertleştirmesi hoşuma gitmedi. Ortalama bir üründü bu yüzden tekrar tekrar almaya gerek yok.

* Isana Tıraş Köpüğü: Çok yapay bir kokusu vardı, köpüğünün yapısını da pek beğenmedim. Bunun yerine Gilette maskasının köpüğünü kullanıyorum artık.

* Wellness & Beauty Vanilyalı Duş Köpüğü: Yazısını yazmak isteyip de yazamadıklarımdan. Pasta kreması gibi kokan, pratik bir üründü. Ben lifle kullandım ve az bir miktar köpük yeterli geldi. Bu yüzden belki de genel kanının aksine bereketli buldum. Cildi de kurutup germiyor. Yeniden alabilirim.

* Essence Gül Ağacı Tırnak Çubuğu: Bir pakette 4 tane ince tırnak kenarındaki etleri ittirmeye yarayan çubuklardan vardı. 10 lirayı biraz pahalı buluyorum bu ürün için. Silikon aparatlardan almaya karar verdim.

13 Ocak 2016 Çarşamba

Clinique Maskaralar ve Tubing Maskara Meselesi


Bugün size Clinique'in iki mini boy maskarasından bahsedeceğim. Aslında tam boy olmadığı için bahsetmeyi düşünmüyordum ama iki maskarayla ilgili de söylemek istediklerim artınca yazmaya karar verdim.

Maskaralardan ilki Clinique Lash Power Maskara. Bu maskaranın şöyle ilginç bir özelliği var; tubing teknolojisine sahip. Yani normal maskaralar pigment ve mum gibi iki ana bileşene sahipken tubing maskaralar polimer içeriyor. Bu özelliğiyle kirpiklerin etrafını sarıyor, onları ince tüpçükler içine alıyor. Tubing maskaralar akmıyor, bulaşmıyor, tere, neme, göz yaşına dayanıklı. Alerjik gözlerle de dost. Maskarayı ılık suyla ıslatıp yumuşatarak çıkarmanız gerekiyor. Clinique Lash Power Maskara da kesinlikle akma veya alerji gibi şeylere yol açmadı. Fırçada rengi biraz açık gibi gelse de verdiği rengi beğendim. Diğer tubing maskaralar gibi bu da dolgunluktan ziyade kirpikleri uzatmada daha başarılı. Fırçası ince ve kısa kıllara sahip. Kirpiklerimi tek tek ayırıp tarayan fırçalardan hoşlandığım için bu fırça da hoşuma gitti. 

Yine de Clinique Lash Power Maskara'dan memnun değilim! Çünkü bu maskaranın temizlenmesi benim için bir eziyet. Maskara yağ veya suda çözünerek boya şeklinde dağılarak temizlenmiyor; tek yöntem ılık su ile kirpilerinizdeki tüpleri iyice gevşetmek. İlk önce ıslak pamuk ile temizlemeyi denedim verim alamadım. Sonra ellerimle temizlemeye kalktım bu sefer de rimel parçaları her tarafa dağıldı, hatta gözümün içine girdi. En sonunda kirpiklerimi iyice ıslattıktan sonra iki parmağımla kipiklerimden o meşhur tüpleri çekip çıkarmaya başladım. En verimli yöntem bu ama bu da hem uğraştırıcı hem de kirpiklerimi hafifçe de olsa çektiğim için hoşuma gitmiyor. Kirpikleri kolay dökülen biri olarak rimel temizlemek için gözümle bu kadar uğraşmak istemiyorum.


Clinique Lash Power Maksara'dan önceyse Clinique High Impact Maskara'yı denemiş ve çok sevmiştim. Bu maskarayı sevmemin başlıca nedeni çok kolay temizlenmesiydi. Kirpiklerimi suyla ıslatıp rimeli çözdükten sonra süt veya jel formundaki bir temizleyiciyle hafifçe üstünden geçmem temizlenmesine yetiyordu. Eve gelip doğrudan duşa girdiğim zamanlarda buna bile gerek kalmadan rimel sıcak sıyla akıp gidiyordu. 

Kıl fırçası olmasına rağmen topaklanmayan, kirpikleri ayıran bir formülü vardı. Bu rimel de kirpiklere hacim vermektense uzatmada başarılı bir rimeldi. Tek kattaki doğal duruşuna rağmen 2-3 kat sürerseniz daha dramatik ve dolgun kirpikler de elde edebiliyorsunuz üstelik. Tam boyun yarısı kadar ürün barındıran bendeki mini boy 2 ay kadar yetti, sonra kurudu ve kokusu da ağırlaştı. Tam boyu daha uzun zaman gidecek olsa da görece çabuk bozulan rimellerden olabileceğini düşünüyorum.


Özetle sürekli rimelinizin akması problemini yaşıyorsanız, alt kirpiklerinize rimel sürmeyi seviyorsanız veya çok alerjik ve hassas gözleriniz varsa tubing maskarayı deneyin, derdinizin devası olabilir. Ancak rimelden hacim bekliyorsanız Clinique Lash Power Maskara'yı önermem. Hele de rimelin kirpiklerle en az temasla temizlenmesini, uğraşmamayı istiyorsanız asla Clinique Power Lash Maskara almayın, onun yerine Clinique High Impact daha iyi bir tercih olacaktır. Hem de Clinique High Impact Maskara ile biraz emekle daha dolgun kirpiklere de sahip olabilirsiniz.