26 Nisan 2016 Salı

The Body Shop Tea Tree Squeaky-Clean Scrub


Peelingin her türlüsünü seviyorum! Kimyasal peeling kullanmama rağmen banyoda da tanecikli ürünler kullanıyorum. Daha önce The Body Shop Seaweed Pore-Cleansing Facial Exfoliator kullanıp çok memnun kalmıştım. L'oreal Perfect Clean Kayısılı Peeling bitince de yine The Body Shop'un bir peelingini denemek istedim. Yıl başı indirimi sırasında burada yazdığım alışverişimde The Body Shop Tea Tree Squeaky-Clean Scrub'ı edindim.

100 ml.lik plastik tüpte, jel formunda bir ürün. Nohut kadar ürün tüm cildiniz için yeterli oluyor. Ben biraz bol kullanmayı, boynumu ve omuzlarımı da peeling ile temizlemeyi sevdiğim için biraz çok kullanıyorum. Bu şekilde yaklaşık 4 ayda peelingin yarısını bitirdim. Yani gayet bereketli bir ürün. Etiket fiyatı 35 lira ancak bazen indirime de girebiliyor.

The Body Shop Tea Tree Squeaky-Clean Scrub'ın içindekileri aşağıdaki fotoğrafta görebilirsiniz. SLS içeriyor, zaten köpüren bir ürün. Serinin adından anlaşılacağı üzere çay ağacı yağı da içeriyor. Buram buram da çay ağacı yağı kokuyor. Kokusu kötü değil ancak çok keskin. Her kullandığımda irkiliyorum. Alışmak kolay değil. Ürünün en şikayetçi olduğum kısmı da bu sanırım.


The Body Shop Tea Tree Squeaky-Clean Scrub'ın etkisinden de memnunum. Bu ürünü kullandıktan sonra cildim daha pürüzsüz ve yumuşak oluyor. Tanecikleri gayet sık ve yuvarlak bu yüzden bastırmadığınız sürece cildinizi tahriş edeceğini sanmıyorum. Ayrıca mentol ve çay ağacı yağı da cilde ferah bir his veriyor ama bu his tabiki sadece anlık. 4 aylık kullanımda cildimin yağlanmasında veya sivilcelenmesinde peelingden kaynaklanan önemli bir değişiklik fark etmedim. Bu açıdan bu ürünün tek başına sivilcelenme veya yağlanmaya deva olabileceğini sanmıyorum. Yine de işini yapan, güzel bir peeling olduğunu vurgulayayım.

İster istemez The Body Shop Tea Tree Squeaky-Clean ScrubSeaweed serisinden Pore-Cleansing Facial Exfoliator ile karşılaştırıyorum. Seaweed daha iri tanecikli, daha yumuşak bir kokuya sahip ve verdiği pürüsüzlük daha uzun süre kalıyor. Tea Tree ise daha uygun fiyatlı. İkisi arasında tercih yapmak zor olsa da sanırım ben Seaweed'i tercih ediyorum. Yine de sırf kokusu için %50 sazla para vermeye değer mi bilemiyorum. Yani işini yapan, bereketli bir peeling arıyorsanız ve çay ağacı yağı kokusundan rahatsız olmayacaksanız gönül rahatlığıyla denebilirsiniz.

22 Nisan 2016 Cuma

Dr. Dennis Gross Hydra-Pure Vitamin C Brightening Serum


Cildimdeki güneş ve sivilce lekelerinden muzdaribim. Bu yüzden yüksek oranda AHA içeren kremler kullanıyorum. AHA leke tedavisinde benim için tek başına yeterli olmuyor. Destek olarak ne kullansam diye düşünürken c vitaminini araştrmaya başladım. C vitamini güçlü bir antioksidan. Yani cildin yaşlanmasını yavaşlatıyor. Cildin daha parlak ve canlı görünmesini sağlıyor. Çok yüksek oranda ve düşük ph'de kullanılırsa soyucu özelliği de olabiliyor. C vitamininin etkili olması için üründe %10'un üzerinde bulunması ve bozulmasını önleyecek şekilde hava ve ışık geçirmeyen bir ambalajda olması öneriliyor. Birkaç çeşit c vitamini var. En bilineni ve stabil olanı l-askorbit asit.

Uygun ambalajlı, yüksek oranda c vitamini içeren, yağlı ciltlere uygun bir serum ararken Beautypedia'da Dr. Dennis Gross Hydra-Pure Vitamin C Brightening Serum'un önerildiğini gördüm. %18 oranında c vitamini içermesi, yağlı olmaması ve pompalı; hava ve ışık geçirmeyen ambalajı beni ikna etti ve serumu Dermoeczanem'den sipariş ettim. Sanırım o dönemde stoklarını eritiyorlardı ve 200 lira civarında bir fiyata serumu alabilmiştim. Artık Dermoecanem'de satılmıyor ve diğer sitelerde de 400 lira civarında bir fiyata bulunabiliyor.


Önce ürünün ambalajından bahsedeyim. Gördüğünüz gibi son derece şık ama bundan da önemlisi işlevsel. Yüzlerce lira verdiğiniz c vitamini serumunun birkaç ayda siz daha yarısını bile kullanamadan oksitlendiğini ve etkisiz hale geldiğini görmek çok üzücü olur eminim. O yüzden Dr. Dennis Gross Hydra-Pure Vitamin C Brightening Serum'un pompalı ve opak ambalajı çok büyük bir avantaj. Ben serumumu yaklaşık 6 ay, buzdolabında saklamakla uğraşmadan kullanabildim. Ne renginde ne kokusunda ne de yapısında en ufak değişme oldu. Şişenin yan tarafındaki ince şeffaf bölümden ne kadar ürün kaldığını da görebiliyorsunuz.

Aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi silikon bazlı bir serum. Bunun iki olumlu yanı var: Birincisi içinde yok denecek kadar az su olduğu için serum daha uzun ömürlü oluyor. İkincisi de yağ bazlı serumlara göre çok hafif, yağlı ciltlerin yaz-kış kullanımına daha uygun. Ayrıca %18 oranında c vitamini içermesi güzel bir şey. Zaten tavsiye edilen azami oran %20. Üstelik parfümsüz!


Dr. Dennis Gross Hydra-Pure Vitamin C Brightening Serum'un akşamları kullanılması öneriliyor. Ben bu ürünü bazen günde 2 bazen de 1 kez 6 ay boyunca kullandım. Ciltte ağırlık yaratmaması, cildimi yağlandırmaması, parfümsüz oluşu hoşuma gitti. Başta biraz karıncalanma hissi yaratsa da bu etki 5-10 günde geçti. Uzun süre kullanabildiğim için de bereketsiz bir ürün olduğunu düşünmüyorum. Ancak cilt lekelerimde gözle görülür bir sonuç yaratmadı. Cildimin esnekliği, palaklığı ve genel olark canlı görünümünden son derece memnunum ama bunun serumdan değil Alpha Hydrox AHA Souffle Nemlendirici'den kaynaklandığını düşünüyorum.

Antioksidan içeren ürünler kullanmak uzun vadede çok faydalı. C vitamininin de düzenli kullanımla etkili olabileceğine inanıyorum ama yıllarca kullanmak gerekeken bir ürüne bu kadar para verilmesi mantıklı mı bilemiyorum. Kısa vadede de somut sonuçlar görebilseydim değil 200, bütçem müsaitse 400 lira bile verebilirdim. Bu aşamada neredeyse kusursuz bir ürün olmasına rağmen Dr. Dennis Gross Hydra-Pure Vitamin C Brightening Serum'u yeniden almayı düşünmüyorum. Belki yine çok çok uygun bir fiyata bulursam olabilir. O zaman kadar uygun fiyatlı bir muadilini bulmaya çalışacağım.


5 Nisan 2016 Salı

Bitenler ve Çöpe Gidenler


Aylardır bitenler yazısı yazmıyorum, yazmadıkça da birikiyor, biriktikçe ben üşeniyorum… Ocak ayından bu yana kullandıklarım ve bahara girerken temizleyip çöpe gönderdiklerimle sonunda karşınızdayım. (Ürünlerin adına tıklayarak detaylı yazılarına ulaşabilirsiniz.)


Sanırım bütün ek kremlerim, nemlendiricilerim vs. aynı ay içinde bitti.

H2O+ Spa Sea Salt Body Butter: Butter dese de krem formunda, çok değişik ve güzel kokan iyi de nem veren bir üründü. Başucuma koyup yatmadan önce nerem kuruysa oraya sürerek kullanıp bitirdim. Sanırım bunu Boyner'de kasanın yanında görüp almıştım. Yine bulursam tekrar alırım ama bulamazsam internetten almak için uğraşmam.

Dalan D'olive Yoğun Bakım Kremi: Gerçekten çok yoğun kıvamlı, hoş kokulu bir kremdi. Yalnız zor dağılıp zor emilmesine karşın pek de nemlendirici değildi bence. Ben bu zahmet karşılığında daha çok nem veren bir şey beklemiştim sanırım. Bir daha alacağımı sanmıyorum.

Bepanthen Krem: Sanırım herkesin evinde bundan bir tane vardır. Ben de bu kremi yara, yanık, sivilce izi, hemen her şey için kullandım. En çok da bıyıklarımı ağdayla aldıktan sonra o bölgeye sürdüm. Elimde SebaMed'in benzer bir kremi var onu kullanıyorum ama bitince Bepanthen'e döneceğim çünkü Bepanthen'in hafifliğini daha çok seviyorum.

Natio Wellness SPF 15 El Kremi: İş yerinde kullandım. Çok güzel kokan, hemen emilen, nemlendirmesi yeterli ve güneş koruması içeren harika bir kremdi. Türkiye'de satılıyor olsaydı tekrar alırdım.

Isana Papatyalı El Kremi: Çantamda taşıyordum. Çabuk emilmesi en beğendiğim ve benim içinde en önemli olan özelliğiydi. Nemlendirmesi fazla olmasa da anı kurtarıyordu. Sert bir tüpte olduğu için sona kalan kremi pek rahat kullanamadım. Ucuzdu diye hatırlıyorum, tekrar alabilirim.


Ocakta elimdeki testerları kullanıp bitirmeye karar verdim. İlk bitenler fotoğraftakiler oldu.

The Body Shop Green Tea Body Butter: The Body Shop'un diğer body butter'ları gibi buram buram kokup iç baymayan (yine de baya parfümlü), kolay emilen ve güzel nem veren bir üründü. Küçücük testerı baya kullandım. 

Cyrene Youth Defense Moisturiser: Muhteşem bir portakal kokusu var ve sanırım bu koku doğal! Bu ürünün de en güzel yanı bu. Onun dışında 15 faktör güneş koruması sağlayan sade bir nemlendirici. Ben daha hafif ve güneş koruması daha yüksek ürünler tercih ettiğim için tam boyunu almam.

Cyrene Epidermal Matrix Age Derying Serum: Çok artiz bir adı olsa da bence çok boş bir ürün. Sıvı, şeffaf bir serum. Sürer sürmez cildin üzerinde kuruyup ince bir film tabakası oluşturuyor. Bu da cilde sahte bir pürüzsüzlük, parlaklık ve gerginlik veriyor. Gerginlik hissi bence rahatsız edici. Üstüne başka bir ürün kullanmak isterseniz de top top olup soyuluyor. Fiyatını asla hak etmiyor bence.

Neostrata Skin Active Celular Restoration Serum: Krem gibi yoğun kıvamlı bir serumdu. Nemlendirmesi harika. Yalnız içinde shea yağı var ve benim yağlı cildime çok ağır geldi. O yüzden tam boyunu almayı düşünmüyorum.

Lierac Premium Regenerating Serum: Denediğim serumlar arasında en sevdiğim oldu. İncecik bir yapısı var fakat nemlendirmesi de cildi yumuşatması da harika. Uzun vadede nasıl sonuç verir bilemem ama ben zevkle kullandım.


Avene Termal Su: Benim için sudan farkı yok. O yüzden zar zor bitirdim. Bir daha almayı düşünmüyorum.

Oral-B Pro-Expert Hassas Dişler İçin Diş İpi: 3. kutumu kullanıyorum, dördüncüsü de yedekte. Şimdiye kadar kullandığım en iyi diş ipi. Çok sıkı dişleriniz varsa özellikle tavsiye ederim.

Listerine Total Care Zero Ağız Çalkalama Suyu: Hafif  tat dediği için almıştım ama bunu da beğenmedim. Sanki ağzımı uyuşturuyor. Yerine Perlodent Sensitive aldım. 

Alverde Aynısefa Dudak Kremi: Çok doğal içerikli, uygun fiyatlı, bereketli, nemlendirmesi iyi bir dudak kremiydi. Dudak kenarında birikmiyor, yağlı yağlı parlamıyor. Kendi dudak kremimi yapmaya karar vermiş olmasaydım yeniden alırdım. Yani bulursam tabi. Maalesef Almanya'da satılıyor sadece.

H&M Desert Rose Body Scrub: Çok ince tanecikli işe taramayan bir şeydi. Ellerimde ve dirseklerimde kullanarak bitirdim.


Bunlar da ıvır zıvırlar: Apaks pamuk, tabiki! Uni Wipes; çabuk kurumadı, büyük ve yumuşaktı ben de 'sensitive' olanından yeniden aldım. Kotex'çiyim :) Vi-vet Sir Ağda Sonrası Temizleme ve Masaj Yağı,  şişesinin ağzı çok saçmaydı o yüzden her tarafa bulaşıp bana iş çıkarıp durdu. Üstelik bildiğiniz likit vazelin. Ağdayı çıkarma performansı da öyle çok iyi değildi. Flormar Aseton, biraz daha pahalı olsa da işini iyi yapıyor. Kokusu da görece gayet iyi. Topuk törpüsünü de Watsons'tan almıştım, saplı olması güzeldi ama tahta suda kaldıkça çirkinleşti. Sonunda değiştirdim.


Bu fotoğraftakiler de çöpe gidenler. Foot Factory Foot Soak dünyanın en manasız ürünlerinden biriymiş. Duş jeli olarak bile kullanamadığımdan çöpe gidiyor. Neutrogena Visibly Clear Rapid Treatment'ın yapısı katılaştı. Yaklaşık 2 yıldır elimde olduğu için artık çöpe atıyorum ama yarısından fazlasını kullandığım için rahatım. Arko Nem Güneş Kremi, yapısı o kadar kalındı ki çok çabalamama rağmen kullanamadım. Dolapta boşuna bekleyeceğine atıyorum, zaten bozulmuştur ama içindeki parfüm yüzünden anlaşılmıyordur. Nivea Sun Moisturizing Sun Sprey, çoğunu severek kullansam da 2 sezonda bitiremedim. Yerine yeni ürün geldiği için atıyorum. Catrice göz kalemleri gerçekten çok kötüydü. 2-3 kullanımdan sonra atılacaklara ayrıldı. Pastel ve Rimmel (Rapid Ruby) zamansız koyulaştı. Diğerlerinin ise performanslarından memnun kalmadım. City Color dörtlü far ise katılaştı.

Gelecek ay daha küçük ama daha güzel bitenlerle burada olacağım!